12 Ağustos 2008 Salı

İYİ NİYETLİ OLMAK

İYİ NİYETLİ OLMAK[1]

* İNANDIĞI ŞEYİ YAPAN İNSANIN ENERJİSİ ASLA TÜKENMEZ. GOETHE

Niyet; Kasdetmek, meram etmek, murad etmek, kalbin bir şeye yönelmesidir. Bir fiili, bir maksat için yapmayı düşünme ve yapmak için karar vermedir. Yapılan bir vazife ile Cenab-ı Hakk’a ibadette bulunmayı ve O’na manen yaklaşmayı arzulamaktır.[2]

Niyet, bir kasd ve teveccüh, bir azim ve şuur demektir. Niyet sâyesinde insan, nereye yöneldiğini, ne istediğini bilir ve yine onun sayesinde bir bulma ve elde etme şuuruna ulaşır.

İnsanın, bütün fiillerinin esası niyet olduğu gibi, eğilimlerine göre, "benim" deyip sahip çıkacağı işlerin vesilesi de yine niyettir. Kezâ; irâdenin en sarsılmaz kâidesi ve insandaki inşâ gücünün en metin temeli de niyettir. Hatta, diyebiliriz ki; kâinat da ve insan nefsinde her şey, hem başlangıç itibariyle, hem de devamı niyete bağlıdır. Ona dayandırmadan ne bir şeye varlık kazandırabilmek, ne de daha sonra onu devam ettirebilmek mümkün değildir.

Her şey, evvelâ zihinde bir tasarı olarak belirir. İkinci bir teveccühle plânlaşdırılır. Daha sonra da azim ve kararlılıkla tahakkuk ettirilir. Bu ilk tasarı ve plân olmadan, herhangi bir işe başlamak neticesiz olacağı gibi, irâde ve azim görmeyen her tasarı ve plân da akîm ve neticesiz kalacaktır.

Netice olarak diyebiliriz ki, niyet mü'minin hayatında herşeydir. Ferdin ölü davranışlarına canlılık kazandıran o olduğu gibi, onun bütün bir ömrünü "binveren" bir tarla haline getiren de odur. Sınırlı bir dünya hayatında, ebedî saadete bakan bütün kapı ve pencereleri açan o olduğu gibi, ebedî talihsizliği ve ebedî hüsrânı hazırlayan da odur.

قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلَى شَاكِلَتِهِ فَرَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَنْ هُوَ أَهْدَى سَبِيلاً {84}

De ki: Herkes bulunduğu hal ve niyetine göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir. (İsra, 84)

Mevzuyla alâkalı olması yönünden şu hadîs’e de dikkat edelim. Efendimiz bir hadîslerinde:

-Dikkat edin! İnsanın bünyesinde bir et parçası vardır. Eğer o salah bulursa bütün ceset salah bulur; eğer o bozulursa bütün ceset bozulur. Dikkat edin o, kalptir, buyurmaktadır.

Niyetle insanın âdet ve alışkanlıkları, birer ibadet hükmüne geçer. Akşam yatarken gece ibadetine niyetli olan bir insanın, uykudaki solukları dahi zikir yerine geçer. Zaten böyle olmasaydı, bu kadar az zamanda, bu kadar az amelle cennet nasıl kazanılırdı ki? Evet, eğer mümine ebedî bir hayat verilecekse, bu onun ebedî kulluk niyetine bahşedilmiş bir lütuf olacak ve dolayısıyla da ona ebedî cenneti kazandıracaktır. Diğer kutupta kâfir için de durum aynı şekildedir. Yani o da ebedî cehenneme müstehak, demektir.

Evet biz, niyetimizdeki ebedî kulluk düşüncesiyle cennete hak kazanıyoruz. Kâfir de niyetindeki ebedî nankörlük azmiyle. Evet, amellerin en küçüğünden bila-istisnâ, en büyüğüne kadar bütününe değer ve kıymet kazandıran ve âdetâ onlara hayatiyet kazandıran ancak ve ancak niyettir.

Hatta, iyiliklerde sadece niyetin kazandırdığı çok şey vardır. Meselâ bir insan, bir haseneye niyet etse de onu yapamasa yine bir sevap alır. Eğer onu yaparsa, durumuna göre bazan on, bazan yüz, bazan da daha fazla sevap kazanır. Halbuki kötülükler, niyette kalsa günah yazılmaz, yapıldığı zaman da sadece bir günah yazılır. Elbette ki her kötülüğün günahı da kendi cinsinden bir cezayı gerektirir.

Niyet öyle bir hâsiyete mâliktir ki, âdetleri, hareketleri ibadete çeviren pek acip bir iksir ve bir mayadır. Ve keza, niyet ölü ve meyyit olan hâletleri ihya eden ve canlı, hayatlı ibadetlere çeviren bir ruhtur.

KISSA VE HİKAYELER

NİYETİN SAMİMİLİĞİ

* YOLA ÇIKAN İNSAN YOL ÜZERİNDE EVİNİ YAPMAZ;

GÖÇ EDEN KİMSE DE EŞYASINI EVDE BIRAKMAZ. KUTADGU BİLİG

Kıyamet günü bir kul Allah’ın huzuruna getirilince sağ eline verilen amel defterinde hacc, umre, zekat ve sadaka gibi bir çok ameller görür ve içinden “ben bunların hiç birini işlemiş değilim, her halde bu benim amel defterim değil” der.

Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah kendisine şöyle buyurur:

- Oku, o senin amel defterindir. Sebebine gelince sen ömrün boyunca “keşki param olsaydı da hacca gitseydim” “ keşki param olsaydı da Allah yolunda savaşa katılsaydım” diye diye yaşadın. Ben de niyetinde samimi olduğunu bildiğim için yapmayı özlediğin o amelelerin tümünün sevabını sana verdim”[3]



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] Sözlük manaları

[3] a.g.e. s:473

1 yorum:

Elif_te dedi ki...

Çok güzel olmuş yazınız emeğinize sağlık.
Allah razı olsun.