26 Ağustos 2008 Salı

AHMAK OLMAK

AHMAK OLMAK[1]

*BİLE BİLE HATÂDA ISRÂR EDEN AHMAKTIR. (ABDÜLHAKÎM ARVÂSÎ)

Ahmak; Aklını gerektiği biçimde kullanma yeteneği olmayan, zekası pek gelişmemiş, beyinsiz, alık, aptal, bön, budala, aklı az, görüşü kısa olan kimselere denilir. Bu kişiler sersem, şaşkın, anlayışsız ve kalın kafalıdırlar. Söyleneni anlamazlar veya yanlış anlarlar. Bundan dolayı da bazen onarılmaz yaralar açarlar. Eblehde aklı az, anlayışı kıt, ahmak anlamındadır. [2]

Ahmaklık; Habersiz olma ve problemlere akılcı çözümler yerine gerçek dışı ve saçma öneriler sunabilme halidir.

Belâdet eblehliktir, aklı kullanmamaktır. Ahmaklık da denir. (Kınalızâde Ali)

Aklı olan kimse, cansız bir cismin hareket ettiğini görünce, bunu hareket ettiren bir kuvvetin varlığını anlar. Hareket eden cismin cansız olması, hareket ettiren bir kuvvet sâhibinin var olduğunu, akıl sâhiblerine haber veriyor. Bütün sebepler, vâsıtalar, Allahü teâlânın varlığını, kudretini îlân ediyor, bildiriyor. Fakat eblehler, cismin hareketini görünce, kendiliğinden hareket ediyor sanarak, kuvvet sâhibini göremeyip, anlayamıyor. (İmâm-ı Rabbânî)

Akıllı kimse, nefsine uymaz ve ibâdet yapar. Ahmak olan nefsine uyar, sonra Allah'ın rahmetini bekler. (Berîka)

Anadan doğma körlerin görmesini sağlamak, hattâ ölüleri diriltmek bana zor gelmedi. Fakat, ahmak olana, doğru sözü anlatamadım. (Îsâ aleyhisselâm)

Ahmakla arkadaşlık etmekten kaçın. Çünkü, ekseriyâ sana iyilik yapayım derken, zararı dokunur. (Hazret-i Ömer)

Dünyâyı ele geçirmek için âhireti vermek ve insanlara yaranmak için Allahü teâlâyı bırakmak ahmaklıktır. (İmâm-ı Rabbânî)

Bir kimsenin ahmak olduğuna alâmet, kendi ayıbını bırakıp, başkasının ayıbıyla uğraşmasıdır. (Sırrî-yi Sekatî)

Mahlûkâtın, yaratılmışların en ahmağı nefistir. Çünkü dâimâ kendi aleyhine, zararına olan şeyleri ister. (İmâm-ı Rabbânî)

Halk arasında ahmak misafir ev sahibini ağırlar denilmiştir. Asıl olan misafirin ev sahibinin ikramını beklemesidir. Misafirin acele ederek ev sahibinden önde davranması ahmakçadır. İnsan iş yapmasını bildiği gibi sabretmesini ve beklemesini de bilmelidir.

KISSA VE HİKAYELER

DAĞA KAÇAN İSA

*ZENGİNLİĞİN EN İYİSİ AKIL ZENGİNLİĞİDİR. EN BÜYÜK FAKİRLİK AHMAKLIKTIR. (HZ.ALİ)

Meryem oğlu İsa bir dağa kaçar idi. Güya arslan onun kanını dökecek idi. Birisi arkasından koşup:

-Hayrola, arkanda kimse yoktur, kuş gibi ne kaçıyorsun? dedi. O aceleyle öyle çabuk koşuyordu ki, kendisinin süratinden, sual eyleyene cevap vermedi.

-Allah rızası için bir an dur. Zira senin firarından benim bir müşkilim vardır. kimden kaçıyorsun? Arkanda ne arslan, ne düşman, ne de başka korku yoktur. Dedi. İsa Aleyhisselam:

-Git, ahmaktan kaçıyorum, kendimi kurtarıyorum, bana bağ olma, dedi.
O kimse dedi ki:

-Sen o peygamber değil misin ki, körler ve sağırlar senden doğrulur ve şifa bulur? İsa Aleyhisselam :

-Evet, dedi. O kimse:

-Sen o şah değil misin ki; bir ölü üzerine okuduğun zaman, av avlamış arslan gibi sıçrar, dirilir? İsa Aleyhisselam :

-Evet o benim.

-Çamurdan kuşlar yapan ve uçuran sen değil misin?

İsa Aleyhisselam buyurdu:

-Ben körler ve sağırlar üzerine okudum; iyi oldu. Taşlı dağ üzerine okudum; yarıldı. Ölmüş bir ten üzerine okudum; diri oldu. Ama ahmağın kalbi üzerine muhabbetle yüz bin defa okudum; bir çare olmadı. O ahmak katı taş oldu ve o huydan dönmedi, kum oldu ki ondan hiç ekin bitmez.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: