20 Ağustos 2008 Çarşamba

MELEKLERE İNANMAK

MELEKLERE İNANMAK[1]

* HER ŞEYİ MADDEDE ARAYANLARIN, AKILLARI GÖZLERİNDEDİR.; GÖZ İSE, MANEVİYATTA KÖRDÜR. ATASÖZÜ

Melek; Haberci, elçi, ferişte demektir. Nurdan yaratılmış, fıtratı temiz, masum, günah işlemeyen ve Allah’ın emirlerini eksiksiz yerine getiren varlıklardır. Yemeyen, içmeyen, dişilik ve erkeklik özellikleri göstermeyen doğmayan ve doğurmayan, çeşitli şekillere girebilen, gözle görülmeyen Allah’ın emirlerine tam olarak itaat eden yaratıklardır.[2]

Melekler, duyu organlarıyla anlaşılamayan, nuranî ve ruhanî varlıklardır. Bundan dolayı, melekler hakkında doğru bilgileri ancak Kuran-ı Kerim ve hadislerden öğrenebiliriz.

Peygamber Efendimiz bir hadislerinde, meleklerin yaratılışı konusunda:

Melekler, nurdan; cinler, yalın bir ateşten; Âdem ise size anlatılan şeyden (toprak ve çamurdan) yaratıldı. (Sahih-i Müslim) buyurmuştur.

İman esaslarından biri de meleklere imandır. Kuran-ı Kerim'de meleklere imanın farz olduğunu gösteren ayetler vardır. Yüce Allah, Kuran-ı Kerim'de:

آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ ... {285}

O Pey­gamber de kendisine Rabbinden indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler) her biri Allah'a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı... (Bakara, 285) buyurmaktadır.

Melekler, Allah’ın kendilerine emrettiği şeylere isyan etmezler ve ne ile emrolunuyorlarsa onu yerine getirirler. (Tahrim, 6) Bu meleklere has bir keyfiyettir.

Melekler yemez, içmez, acıkmaz, susamaz ve yorulmak nedir bilmezler. Maaş ve ücretleri yoktur ama, Allah (cc) namına işledikleri her emirde lâtif bir zevk ve hoş bir lezzetleri vardır. Terakki ve rütbeleri olmamakla beraber, Allah’a karşı ibâdetlerinden derecelerine göre feyiz alırlar.

Yüce Allah'ın sayısız melekleri vardır. Bunların hepsinin ismi Kur'an-ı Kerim'de belirtilmemekle beraber, bir kısmının ismi ve görevleri bildirilmektedir. Biz, bazı melekleri isim ve icraatlarıyla bilip tanıyoruz.

Allah (cc), insanı doğrudan koruduğu gibi, meleklerle de koruyabilir. Melekler âlemiyle münasebet kuran herhangi bir insanla melekler de münasebete geçerler; Bedir'de, Hayber'de zahîr oldukları ve sahabenin gasline ve cenazesine iştirak ettikleri gibi.. Meleklerin korumasını çocuklarda, masum sabîlerde ve beli bükülmüş yaşlılarda da görürüz; çünkü, Allah (cc)'ın bunlara hususî bir merhameti vardır.

KISSA VE HİKAYELER

YARDIMA GELEN MELEKLER

* EY İNSAN! ALLAH TEALA İNDİNDEKİ DEĞERİNİ VE KIYMETİNİ BİLMEK İSTERSEN, SENİ HANGİ İŞLERDE BULUNDURDUĞUNA BAK. ATASÖZÜ

Müslümanlara en sıkışık zamanlarında yardımı esirgemeyen Cenab-ı Allah Bedir savaşında olduğu gibi bir çok defa Osmanlı askerlerine de nusretini inzal etmiştir. Bunlardan bir tanesi de müslüman Türk askerlerinin Kırım’da Ruslarla yaptığı savaş ve tarihçi Ahmet Mithat’ın kaydettiği hadiselerdir.

Ruslar Oltaniçe’de yüz elli bin kişilik bir kuvvetle Eflak ve Boğdan mıntıkasına girdiklerinde sadece yirmi beş bin kişiyi Bükreş üzerine salmıştı. Oltaniçe de serdar-ı Ekrem Ömer paşanın kumandasında üç bin kişilik bir kuvvet Rusları tutmaya çalışıyordu. Ellerinde ise iki veya üçten fazla bataryaları bile yoktu. Ruslar evvela Oltaniçe’de bulunan Türk askerlerini ezmeyi planlamışlar buraya on misli bir kuvvetle hücuma geçmişlerdi.

Bu manzarayı Eflak ve Boğdan ahalisi ve hatta yabancı gazeteciler görmek istiyorlar ve Rusların Türkleri nasıl perişan edeceğini seyre hazırlanıyorlardı. Sabahın erken saatlerinde Ruslar, külliyatlı bir top ateşiyle müslümanlar üzerine gülle yağdırmaya başlamışlardı. Müslümanların arkasında Tuna nehri akıyordu ve bu sebepten geriye dönmeleri de artık imkansızdı. Düşmanlarının sayı ve silah bakımından kendilerinden kat kat üstün olduklarını gayet iyi bilen Türkler kolağasının da müsaadesiyle abdest alıp iki rekat namaz kılarak birbirleriyle helallaşıp kucaklaştılar. Artık son hücumlarını yapacaklar Allah ne emretti ise ya şehit veya gazi olacaklardı. Çünkü Türklerin ellerinde bütün mermileri de bitmiş “süngü tak” emri verilmişti.

Yeri göğü titreten o müthiş topların himayesinde Türklere iyice yaklaşan Ruslar da artık ağır silahlarını susturmuşlar, süngülerini takmışlardı. Karşı tepelerden Türklerin birkaç misli düşman elinde nasıl eriyip yok olacağını düşünerek gayri ihtiyari gözleri yaşararak seyreden yabancı gazeteciler ve halk neticeyi beklemeye başlamışlardı. O anda müthiş bir hadise oldu. Bir elini semaya doğru kaldıran kolağası şehadet parmağıyla gökyüzünde bir şeylerin olduğunu gösteriyor ve şöyle sesleniyordu:

“Gaziler! Benim imanlı çocuklarım bakınız Allah (c.c.) bize yardım gönderiyor semaya bakın, diyerek haykırmaya hançeresini yırtarcasına bağırmaya başladı.

Allah’tan başka sığınakları kalmayan imanlı Osmanlı Türk askerleri bir anda havaya baktıklarında ne görsünler: bölük bölük yeşil elbiseli turna gibi dizilmiş Melaike ordusu Müslümanların imdadına yetişmiş ve Rus askerlerinin üzerine bir kartal gibi saldırmaya başladılar...

...Türk askerlerin yanlarına gelen gazetecilerin ilk sorusu şu oldu:

-Yanınızda sizlerle beraber savaşan ve nurani yüzlü yeşil elbiseli askerler nerede, onları bize gösterir misiniz?



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: