21 Ağustos 2008 Perşembe

SAYGILI OLMAK

SAYGILI OLMAK[1]

*Herkesin sizden iyi bir şekilde söz etmesini mi istiyorsunuz? Öyleyse kendinizi övmeyin. .PASCAL

Saygı; Hürmet, ihtiram, hatır gözetme. Büyüklere, yaşlılara, değeri yüksek olanlara, kutsal bilinen kişilere, şeylere karşı duyulan sevgi ve çekinmeyle karışık bağlılık duygusu. Başkasını rahatsız etmekten çekinme duygusu, inceliğidir.[2]

Saygı ve hürmet denilince, öncelikle küçüğün büyüğe karşı davranışı akla gelmektedir.

Büyüklere saygı ve hürmete çağıran bir başka hadis-i şerifte ise Efendimiz, şöyle buyurmaktadır:

Allâh Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lutfeder. (Tirmizî, Birr, 75)

Bilinen bir gerçektir ki, bugün yaşlı olan dün genç idi. Yine bugün genç olan da Allâh ömür verdiği takdirde yarın yaşlanacaktır. Peygamberimiz bu hadis-i şerifte yaşlı insanlara hürmet edenlere, Hak Teâlâ’nın yaşlılıklarında kendilerine hizmet edecek kimseler lutfetmek sûretiyle ikrâmda bulunacağını bildirmektedir. Bunun anlamı, yaşlılara saygı gösteren gençlerin bu hareketinin karşılıksız kalmayacağıdır. Zîra saygı beklenmez, kazanılır. Ayrıca hadiste, yaşlı kişilere saygı gösterenlerin uzun ömürlü olacaklarına da bir işâret bulunmaktadır.

O hâlde her Müslümanın kendisinden yaşça büyük olanları dikkate alması, onlara gerekli saygıyı göstermesi ve yapabileceği hizmeti sunması gerekmektedir. Böyle yapılırsa toplum kesimleri arasındaki sevgi saygı bağları pekiştirilmiş olur. Nesiller mutlu ve sıcak bir ilgi ortamında hayatlarını sürdürürler.

Saygı ve hürmet gösterilecekler arasında büyükler yanında, ilmiyle âmil Kur’ân hafızları ve âdil hükümdarlar da bulunmaktadır. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur:

Saçı sakalı ağarmış Müslümana, okuyuşunda teganni ile aşırı gitmeyip, ahkâmıyla amel eden Kur’an hâfızına ve âdil hükümdara saygı göstermek, Allâh Teâlâ’ya duyulan saygı ve ta’zîmden ileri gelir. (Ebû Dâvûd, Edeb, 20)

Câbir -radıyallâhu anh-’den rivâyet edildiğine göre, Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-, Uhud Gazvesi’nde şehid düşenleri her mezara iki kişi konacak şekilde bir araya getirtti ve sonra:

-Bunların hangisi daha çok Kur’ân bilirdi? diye sordu.

Neticede şehidlerden hangisi gösterildiyse, Efendimiz onu kıbleye doğru ön tarafa koydu. (Buhâri, Cenâiz, 73, 76)

Her insana, toplumdaki yer ve mevkiine uygun şekilde muamele edilmesi onun en tabiî hakkıdır. Böylesi bir tavır, ayrımcılık ve iltimas değil, insanları seviyelerine göre değerlendirmektir. Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- de:

İnsanlara mevki, makam ve seviyelerine göre muâmele ediniz! buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Edeb, 20) Öte yandan saygı ve hürmet addederek söylenen bir takım aşırı övgü ifâdelerinden uzak durmak gerekir. Zîra yerinde ve kararında yapılan medihler bir tarafa, gerçeklik payı bulunmayan yersiz övgülerin yanıltıcı ve güven zedeleyici bir tavır olduğu ortadadır.

Nitekim huzurunda bir şahsı aşırı şekilde öven kimseye Resûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

-Yazıklar olsun sana! Arkadaşının boynunu vurdun. demiş ve bu sözü üç kez tekrarladıktan sonra şu uyarıda bulunmuştur; “Şâyet biriniz bir kimseyi illa da methedecekse, «Öyle sanırım ki, o şöyle şöyle iyidir.» desin. Bu sözünü methettiği şahsın o sıfatlarla muttasıf olduğunu bilerek söylesin. (İç yüzünü ise) Allâh (bilir ve ameline göre) hesâba çeker. Binâenaleyh herhangi biriniz Allâh’ı şâhid tutarak hiçbir kimseyi tezkiye ile methetmesin. (Buhârî, Edeb, 54)

Bir başka rivâyette de; Birbirinizi (ölçüsüz bir şekilde) methetmeyin. Zîra bu durum (methedileni) öldürmek (gibi)dir. buyurulmuştur. (İbn Mâce, Edeb, 36)

KISSA VE HİKAYELER

BU SAÇLARI SAKLASAK MI?

*Şimdiye kadar kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır.SAMUEL JOHNSON

Buna çok kızdı. Olur mu böyle şey, neden toplanıyormuş Peygamberin sakalı ve baş kılları? diye söylendi.

İşte bu sırada zil çaldı. Hanımı koşarak kapıyı açınca okuldan dönen kızcağız elinde bir tutam saçla babasına doğru koştu, şaşırmıştı:

-Bu nedir kızım? diyebildi.

Kızcağız izah etti:

–Babacığım okulda meşhur şarkıcıya bir konser verdirdiler. Askere giderken tıraş olduğu saçlarından dinleyicilere de vermek için sahneden saçlarını fırlattılar. Benim de hisseme bunlar düştü. Bir cam içinde saklasak, güzel bir hatıra değil mi?

Birbirlerine bakıştılar. Hanımı söylendi:

–Efendi efendi kendine gel ve Peygamberin saçlarına razı ol, yoksa kızın şarkıcının saçlarını güzel hatıra diye gözünün önünde sallandıracak![3]



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2006

[2] Sözlük manaları

[3] Ahmet ŞAHİN

Hiç yorum yok: