20 Ağustos 2008 Çarşamba

NAMUSLU OLMAK

NAMUSLU OLMAK[1]

*MÎDESİNİ, NÂMUSUNU VE İFFETİNİ KORUMAK KADAR FAZÎLETLİ İBÂDET YOKTUR. (MUHAMMED BÂKIR)

Namus; Şeref, iffet, ırz, ar, edeb, haya, emniyet ve istikamet gibi faziletlerin tümünden ibaret olan pek kıymetli bir vasıftır. Haysiyet, itibar, şan, şeref, ün anlamlarına da gelir. Cinsel duygularını frenlemiş cinsi erdeme ulaşmış kişidir. Namusun karşıtı, iffet ve istikametten yoksun bulunmaktır.[2]

Namus, değişmeyen bir gerçektir. Onun bunun anlayışına göre değildir. İslâm ahlâk ve adâbına uymayan herhangi bir şeyin namus vasfı ile ilgisi yoktur. Onun için islâm ahlâkına uymayan şeylerden kaçınmak gerekir. Namusunu koruyan kişiler Kur'an-ı Kerîm’de de öğülmüştür. Hatta Allah-ü Teâla Hz. İsa (Aleyhisselâm)’ın annesi İmran Kızı Hz. Meryem’i bu konuda bizlere hem örnek göstermiş ve hem de öğmüştür. Bu dünyada şeref insanın namusunu koruması ve şerfiyle yaşamasıdır.

İffetini korumuş olan, İmran kızı Meryem’i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi. (Tahrim, 12)

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’de bu konuda bizlere şöyle buyurmaktadır: (s.a.v.)

Kadın, beş vakit namazını kıldığı, nâmusunu koruduğu ve kocasına itâat ettiği zaman, Cennet'e istediği kapıdan girer. (Kitâb-ül-Metcer-ür-Râbih) yani Allah’a kulluktan sonra bir kadının en çok dikkat etmesi ve cenneti kazanmasına sebep olan davranış namusunu korumasıdır.

(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır. (Nur, 31)

(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. (Nur, 31)

Bu her iki Ayet-i Kerime'de Yüce Mevlâmız kadın ve erkek her iki cinse de namuslarını korumalarını, bunun içinde başta gözlerinin zinaya kaçmasını engellemeleri gerektiğini bildirmektedir.

وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ {29}

Irzlarını koruyanlar (Mearic 29)

Ancak eşlerine ve cariyelerine karşı müstesna; çünkü onlar kınanmaz. (Mearic 29)

Bu Ayet-i Kerimelerde de Yüce Mevlâmız ırzlarını koruyanları öğerken erkekleri kasdetmektedir. Erkeklerin de eşleri ve cariyelerinin dışında başka; adı ne olursa olsun bütün yabancı kadınlara karşı ırzlarını korumaları gerektiğini bildirmektedir.

KISSA VE HİKAYELER

SEN NİÇİN AĞLIYORSUN?

*KÖTÜLÜKTEN KORUNMAK İÇİN, NİKAHLI YAŞAMAK VE İFFETLİ OLMAK GEREKİR.

(HADİS-İ ŞERİF)

Süleyman bin Yesâr (r.aleyh), bir arkadaşı ile Medîne'den Ebva'ya gitmişti. Bir ara arkadaşı onu çadırda bırakıp, bir iş için yanından ayrıldı. Yakınlarındaki çadırdan bir kadın onu görüp, güzel suretine hayran kalarak çadıra geldi. Bir şeyler istiyor zannederek yiyecek, öteberi vermek üzere iken, kadın kötü düşüncesini söyledi. Süleyman bin Yesâr, kadına:

-Seni şeytan saptırmış, deyip, başını ellerinin arasına alarak ağlamaya başladı. Kadın onun ağladığını görünce şaşırdı. Geldiğine pişman olup, hemen geri döndü. Arkadaşı gelip, onun ağladığını görünce:

-Hayrola çocuklarını mı hatırladın, dedi. Durumu öğrenince o da ağlamaya başladı. Bunun üzerine Süleyman bin Yesâr:

-Peki sen niçin ağlıyorsun, deyince, arkadaşı:

-Sen böyle bir tehlikeden kurtuldun. Acaba böyle bir şeyde, ben kurtulabilir miydim diye ağlıyorum, dedi. Bundan sonra Kabe'yi ziyaret için Mekke'ye gittiler. Mekke'ye varıp, tavaf ettiler. Süleyman bin Yesâr, tavaftan sonra bir köşeye çekilip, biraz uyudu. Rüyasında Yûsuf aleyhisselâmı gördü. Hz.Yûsuf (Aleyhisselâm), Ebva'daki kadından sakınması sebebiyle onu methetti ve o hâlini çok beğendiğini söyledi.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: