24 Ağustos 2008 Pazar

YARDIMLAŞMAK

YARDIMLAŞMAK[1]

*Kardeşlik; üzerine yardımlaşma binasının kurulduğu temel­dir. ANONİM

Yardım; Muavenet, imdat etme, katkıdır. Elinde bulunan imkanları ve gücü başka birisinin iyiliği ve ihtiyaçları için kullanmakdır. Bir kimsenin sıkıntısını gidermek, güçlüklerden kurtulmasını sağlamak, yükünü hafifletmek için yapılan harekettir. Genellikle karşılıksız verilen şey, bağıştır. Yardımlaşma; insanların karşılıklı olarak yardımda bulunma, birbirine yardım etmeleridir.

Muavenat; İyilikte yardımlaşmadır. İnsanların birbirine yardımda ve hizmette bulunmaları demektir. Bu, toplu yaşayışın gereğidir. Muavin de yardımcı anlamında aynı kökten gelir. Müdürden sonra gelen ikinci kişidir.[2]

İnsanlar daima birbirlerinin yardımına muhtaçtırlar. İnsan, elinden gelen yardımı akrabasından ve dostlarından, din kardeşlerinden esirgememelidir. Hatta hayat yardımlaşmadan ibarettir. Hayatın aslını mücadele ve çatışmaya dayayan ataist ve komünist sistem bu konuda aldanmıştır. Ancak yardımlar iyi işlerde olmalıdır. Kötü işlerde yardımcı olmak günahtır, zarardır.[3]

İslâmiyet bir yardımlaşma dinidir. İnsanlık tarihi boyunca olduğu gibi bugün de hiçbir toplumda, ortak bir hayat ve geleceği paylaşan insanlar aynı düzeyde değildir. Zayıfı, güçlüsü, fakiri, zengini, erkeği kadını... ile insan toplulukları hem bir tezat, hem bir âhenk meydana getirmektedirler.

İnsanların böyle birbirine muhtaç olmaları, karşılıklı olarak yardımlaşmaları zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Yardımlaşma, toplum hâlinde yaşamanın doğal bir sonucudur. Hem başkaları ile yaşamak, hem yardıma ihtiyaç duymamak imkânsızdır. Bunun için İslâmiyet yardımlaşmayı, bütün maddî ve mânevî hayatımızı kapsayacak şekilde en geniş sınırları ile ele almış ve dinî-ahlâkî bir görev olarak ortaya koymuştur. Kur'an-ı Kerîm'in pek çok âyetinde bu konuya temas edilerek, müslümanlar yardımlaşmaya teşvik edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) de sayısız hadislerinde maddî ve mânevî yardımın insan hayatındaki önemini dile getirmiştir.

Cenab-ı Hak; Kur'an-ı Kerîm’de şöyle buyurmaktadır:

وَلاَ تَعَاوَنُوا عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى...2

İyilikte ve kötülükten sakınmakta birbirinizle yardımlaşın; günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın. (Maide, 2) buyuruyor. Zekât vermekten, tatlı söz ve güler yüzle davranmaya kadar her şeyin iyilik kapsamına alındığını düşünürsek, dinimizin yardımlaşma sınırını ne kadar geniş tuttuğunu daha iyi kavrarız.

Şa’bi’nin anlattığına göre, bir defasında Beşir oğlu Numan minbere çıktı. Allah’a hamd-ü senadan sonra dedi ki :

Ben Rasülullah (sav)’in şöyle buyurduğunu işittim:

Müslümanlar kendi aralarında birbirlerine nasihat etmeli, hakkı ve doğruyu tavsiye etmelidir. Yine müslümanlar kendi aralarında merhametlilikte tıpkı bedenin uzuvları gibi olmalı; nasıl ki bedenin her hangi bir uzvu rahatsızlandığında bütün diğer uzuvlar da perişan oluyor ve hasta uzuv iyileşinceye kadar rahat edemiyorlarsa, aynen bunun gibi, müslümanlardan birinin bir derdi olduğu zaman o bundan kurtuluncaya kadar diğer müslümanlar da rahatsızlık duymalıdır.

Yardım anlayışının özünde fedâkârlık vardır. Maldan sevgiye kadar her şeyin bir başkasına verilmesi söz konusudur. Bu maddî yardımın dışında, müslümanlar başkalarına söz ve davranışları ile de iyilik yapmak, onlara sevgi ile bağlanmak zorundadırlar. Bu da onların görevidir.

Hiçbir iyilikte bulunamayan bir müslüman, eli ve dili ile başkalarına zarar vermemesi bile iyilik (sadaka) sayılmıştır.

KISSA VE HİKAYELER

BUGÜN PARAM YOK

*Talih, bardağa benzer; çok fazla parladığı zaman kırılıverir. SYRUS

Allah dostlarından biri Bir gün Karaköy'e geçmek üzere kayıkçılara:

-Bugün param yok, Allah için beni karşıya kim geçirir? teklifinde bulunur. Ses çıkmaz. Az sonra biri :

-Ben diye talip olur ve götürür.

O günün gecesi o kayıkçı, rüyasında kıyamet kopmuş, mizan kurulmuş, herkes amellerine göre muamele olunurken, şaşkın, sıratı geçmek korkusu ve düşünenlerin dehşeti içinde iken ona bir el uzanıp selamete götürür. Kayıkçı:

-Siz kimsiniz? Bu badireden beni kurtardınız, diye sual edince:

-Ben iki cihan serverinin mağara arkadaşı Ebu Bekir Sıddık'ım. evlatlarımıza hizmet eli uzatanlara, imdad elimiz böyle ulaşır, buyururlar.[4]



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2006

[2] Sözlük manaları

[3] BİLMEN Ömer Nasuhi, Büyük İslam İlmihali, Merve Yayın ve dağıtım İstanbul.508

[4] Hatıratım, Ali Erol

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Emeginize saglik