21 Ağustos 2008 Perşembe

NEFSİN MERTEBELERİNİ BİLMEK

NEFSİN MERTEBELERİNİ BİLMEK[1]

1-NEFS-İ EMMARE

* KENDİNİ YARGILAMAK, BAŞKALARINI YARGILAMAKTAN DAHA ZORDUR. SAİNT EXUPERY

Kulu, Rabbinden uzaklaştırarak kötülükleri işlemeye tahrik eden en süflî durumdaki isyankar nefsdir. “Emmare” çok emredici demektir. Bu sıfata haiz olan nefsin yegane maksadı, heva ve heveslerini ölçüsüzce tatminden ibârettir. Şehvetin esiri, şeytanın avanesi olmuş; keyfine, zevkine ve günaha düşkün olan nefsdir.

Nefs –i emmare, sahibine karşı şeytandan bile tehlikeli olabilmektedir. Kötülüğü emir eden nefisdir.

2-NEFS-İ LEVVAME

* AH İNSANLAR! VAHŞİLER !SİZ KANDAN VE LEŞTEN NASIL ZEVK ALIRSINIZ BÖYLE, BENİM DAĞARCIĞIMA SIĞMIYOR BUNLAR. KÜRŞAT EMİN YETER

Levm etmek, kınamak ve ayıplamak demektir. Nefs-i Levvame; yaptığı kötülüklerden, Allâh’ın emir ve yasaklarına karşı gösterdiği ihmal ve kusurlardan pişmanlık duyarak vicdanı muazzeb olan ve bu sebeple de kendisini şiddetle kınayan nefsdir.

3-NEFS-İ MÜLHEME

* EN BÜYÜK YALNIZLIK KENDİNİ BEĞENMEKTİR. EN BÜYÜK ŞEREF GÜZEL AHLAKTIR.

( HZ.ALİ)

Bu merhalade de tevbe, istiğfar, günahlardan sakınmak, manevi irşada gönül vermek ve bazı nefs mücahedeleriyle mülheme mertebesine vasıl olunur.

Nefs-i mülhime, Rahmânî ilhamların gelmeye başladığı yerdir. İnsan buraya kadar iki kademe geçip inancı kuvvetlenmiştir. Olacak olan işler mânen keşfedilir. Bu hal onun inancını kuvvetlendirir. Yaptığı ibadetlerin feyzini ve lezzetini almaya başlar. İbadetlerin zevkinden gözyaşlarının huşu içinde akmaya başladığı dönemdir.

4- NEFS-İ MUTMAİNNE

*EY MUTMAİNNE OLAN NEFS! RÂZI OLMUŞ VE RÂZI OLUNMUŞ OLARAK RABBİNE DÖN.

(FECR, 27-28)

Îmân etmiş nefstir. Allahü teâlâyı anmakla huzûra eren, İslâmiyet'in emirlerini yapmak kendisine zor, ağır gelmeyen nefstir. Cenâb-ı Hakk'ın emirlerine layıkıyla uyup, men ettiklerinden titizlikle kaçınmak suretiyle manevi hastalıklardan kurtulmuş, hakiki ve kuvvetli bir iman ile de huzur, sükun ve itminana kavuşmuş nefstir. Kalb zikrullah bereketiyle şüphe ve tereddütlerden arınmış, her an şükür ve sena halindedir.

5-NEFS-İ RÂDIYE

*HOŞTUR BANA SEN’DEN GELEN, YA GONCA GÜL, YAHUD DİKEN!

YA HİL’AT Ü YAHUD KEFEN KAHRIN DA HOŞ, LUTFUN DA HOŞ!

(ERZURUMLU İBRÂHİM HAKKI)

Rabbinden râzı ve hoşnûd olan nefstir. Daima Hakk’a yönelmek suretiyle Allâh ile beraber olma şuuruna erişmiş, hikmetine ve hükmüne râm olarak Rabbinden razı ve hoşnud hale gelmiş olan nefsdir. Bu mertebeye yükselen kul, kendi iradesinden vazgeçip Hakk’ın iradesinde fânî olmuştur.

Nefs-i Radıyye, İlahi iradenin hayır ve şer olarak tecelli eden bütün kaza hükümlerine tereddütsüz teslim olup rıza gösterenlerin, asla şikayet etmeyenlerin makamıdır. Bu mertebedeki müminlerin nazarında, hayatın gam ve süruru birdir.

6-NEFS-İ MERDIYYE

*NEFS-İ RÂDİYEYE KAVUŞAN KİMSENİN DUÂSINI ALLAHÜ TEÂLÂ REDDETMEZ.

(ERZURUMLU İBRÂHİM HAKKI)

Nefs-i merdiyye, Allahü teâlânın kendisinden razı olduğu nefstir. Allahü teâlânın ahlâkı ile ahlâklanmış, insanlık sıfatlarının hemen hepsini terketmiştir. Böyle olan nefs, hatâları affeder, kusurları örter, kimseye sû-i zan etmez, hiç kimse hakkında kötü düşünmez. Dâima hüsn-i zan ile herkese lütuf ve şefkat gösterir. İnsanları, tabiatlarının zulmetlerinden kurtarıp, nura gark etmek için, onlara sevgi ile yönelir. Bu yöneliş ve sevgi, insanlara olan merhamettendir.

Merdıyyede, kötü huylar yok olmuş, güzel huylar ve ahlaki meziyetler inkişaf etmiştir. Öyle ki Yaratan’dan ötürü yaratılanlara şefkat, merhamet, sevgi, cömertlik, affedicilik ve hassasiyet onda bir lezzet halindedir. Bu mertebede kul, Allâh’dan gelen kahır veya lütuf tecellilerinin her ikisine de gösterdiği rıza bereketiyle ebediyet alemine göçerken, ilahi rıza ile müjdelenerek kendisine cennet hil’ati girdirilmiştir.

7-NEFS-İ KÂMİLE/ NEFS-İ SÂFİYE

* “GENE GEL GENE ! NE OLURSAN OL, İSTER KAFİR OL, İSTER PUTPEREST, İSTER MECUSİ,

İSTER, YÜZ KERRE, TEVBENİ BOZMUŞ OLSAN DA GEL! BU DERGAH, ÜMİTSİZLİK DERGAHI DEĞİL!. HZ. MEVLÂNA :

Nefs-i Kamile, tezkiye neticesinde arınmış, saf berrak, ulvi ve olgun nefsdir. Bütün marifet sırlarının tahsil edildiği ve ancak Cenâb-ı Hakk tarafından vehbî olarak lutfedilen bir makamdır. Hak vergisidir, sırf çalışmakla elde edilmez. Kader sırrına mebni, ilahi bir ihsandır.

Nefs-i kamileye erişenlere umumiyetle irşad hizmeti tevdi edildiğinden bu makama aynı zamanda “İrşad makamı” da denilir.

Evliyalık makamının en yüksek derecesidir.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

Hiç yorum yok: