24 Ağustos 2008 Pazar

SUSMAK

*AKILLI KİŞİNİN DİLİ KALBİNİN GERİSİNDEDİR. BİR ŞEYİ KONUŞMAK İSTEDİĞİNDE, ÖNCE DÜŞÜNÜR, ONA KALBEN KARAR VERİR, DEĞİLSE TERK EDER. HASAN BASRİ

Sükut amellerin efdali, Allah’ın hikmetidir. Dil konuşunca gönül susar. Dil susunca gönül hikmet söyler. Söz gümüşse sükut altındır. Nice konuşanlar pişmandır. Susanlar ise selamettedir. Sükut mü’minin seçkin vasfıdır. Ahiretini korur. Sükut esnasında kalp gözü açılır. Akıl artar ve rahat bulur.

Dilini altın gibi sakla ki, nükteli sözlerden üzülmeyesin. Kişi kendi dili altında gizlenmiştir. İnsana gelen belalar dilindendir.

İyi söz, kısa ve manalı olandır. Yerinde susmak, sözün en güzelidir. Nice sözler oka benzer, nice insanları öldürür. Nice nimetleri yok eden dildir. Dil yarası, diş yarasından acıdır. Dili tutmak imanın başıdır. Çok konuşmak gönlü karartır. Dilini tutana, kalbi Allah’ı zikredene ne mutlu! Dilini tutan ve her an şükredene ne mutlu! Dilini tutan, nefsine ikram eder. Sırrını saklayan ruhuna hürmet eder.

Ehli hikmet şöyle der:

“Dil, keskin bir kılıçtır. Nasıl keseceği bilinmez. Söz geri döndürülmesi çok zor bir ok gibidir. Dil harekete geçmeden, sözü söylemeden önce dikkat et. Belki bir dostu üzersin, belki bir Allah dostunun kalbini kırarsın.”

“Doğru ol, doğruyu söyle. Üzüntü getiren doğru, sevindiren yalandan iyidir.”

Süfyan bin Abdullah radıyallahu anh şöyle rivayet ediyor:

Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme dedim ki:

-Ey Nebiyallah! Bana öyle bir şeyden haber ver ki, onunla kendimi ateşten koruyabileyim. Şöyle buyurdular:

-Rabbim Allah’tır de, sonra dosdoğru ol.

-Ya Rasulallah! Benim hakkımda en çok korktuğun nedir? dedim. Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem mübarek dillerini tutarak:

-İşte budur, buyurdular.

Müslüman, bütün konuşmalarında hayır olanı konuşmalı, iyiliği emredip, kötülüklerden men etmelidir.

Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

Siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a inanırsınız. (Al-i İmran, 119)

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmaktadır:

Ademoğlunun iyiliği emretmek, kötülüğü menetmek ve Allah celle celaluhuyu zikretmek dışında konuştuğu sözler aleyhinedir. (İbni Mace)

KISSA VE HİKAYELER

HERKESLE DOST

*NE SÖYLEYECEĞİNİ DÜŞÜNEREK KONUŞAN KİMSE, İNSANLARIN AKILLISIDIR.

İBNİ ABBAS

Mevlâna bir gün “Yetmişiki millet sırrını bizden işitir...” demişti de, devrin mutaasıplarını çileden çıkarmıştı. Kadı Siraceddin’e dert yanmışlardı:

-Mevlâna herkesle dost olduğunu söylüyor, yetmişiki millet dostumdur, diyor. Bu nasıl olur, bu söz küfür değil de nedir?

Kadı Siraceddin, bu sözün tahkiki için bir adamı Mevlâna’ya gönderiyor. Adam, Mevlâna’ya soruyor:

- Sen yetmişiki milletle dost olduğunu söylüyormuşsun, doğru mu?

- Evet, böyle söyledim.

Ağza alınmayacak sözlerle hakaret ediyor adam. Mevlâna sabır ve sükûnet içinde dinliyor, sonra:

- Sözleriniz bitti mi? diyor.

Adam:

- Evet, deyince ona şöyle hitap ediyor:

- Ben senin söylediklerinle de beraberim, seninle de dostum.

Hz. Mevlâna kendisinin sohbetlerine katıldığı halde henüz kendisini tanıyamayan bu insanın idrak ve irfanının sınırlarını çok iyi görerek kırıcı değil yapıcı bir cevap veriyor. Bu insan hatâlı konuşmuş olsa da sözlerinin gerisinde dini koruma gayreti vardır. İşte bunu çok güzel sezen Hz. Mevlâna: “Ben seninle de beraberim” derken o gayrete ortak olduğunu belirttiği gibi; kendisiyle ve insanlarla ne büyük bir erginlikle barışık ve kardeş olduğunu, ortaya koymaktadır.

İşte Hz. Mevlâna’nın Allah’ın takdirine bu isabet ve güzellikle uyumu az evvel çıkışan insanı diriltiyor. Şaşırıyor gelen adam. Sonra içinde bir burkulma, pişmanlık duyuyor. Büyük insanın dizlerine kapanarak özür diliyor.[1]



[1] İnt. Mevlana

Hiç yorum yok: