24 Ağustos 2008 Pazar

ZİKİR YAPMAK

ZİKİR YAPMAK[1]

*ALLAH’I ZİKRETMEYİ ARTTIRINIZ . O DERECE Kİ SİZE MECNUN DESİNLER. (HADİS-İ ŞERİF)

Zikir; Anmak ve hatırlamaktır. Bazı alimler zikri, insana sevap kazandıran her türlü hareket olarak tarif etmişlerdir. Tehlil; Allah’ı dille zikretmedir. İslâmiyetin tevhid akidesini hülasa eden ancak bir ilah bulunduğunu, onun da ancak ve ancak Allah (Celle celeelüh) olduğunu ifade eden Lâ İlâhe İllallah sözünü tekrar etmedir.[2]

Zikir, daha çok tasavvufi anlamda kullanılır. Yüce Allah’ın bilinen güzel isimleri ve tevhid kelimesi Lâ ilâhe illallah ile yapılır. Zikir, aynı kökten gelen kelimelerle birlikte, Kur’ân’da üç yüz’e yakın yerde geçmektedir. Yüce Allah Kur’ân’ın çeşitli âyetlerinde Allah’ı zikretmeyi emretmiştir. Bu âyetlerden birinin meâli şöyledir:

Öyle ise beni anın ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin, nankörlük etmeyin. (Bakara, 152)

الَّذِينَ آمَنُواْ وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُم بِذِكْرِ اللّهِ أَلاَ بِذِكْرِ اللّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ {28}

Onlar, iman etmiş ve kalbleri Allah zikriyle yatışmış olanlardır. Evet, iyi bilin ki, kalbler Allah’ın zikri ile yatışır.( Rad, 28)

Yüce Allah’ın isimlerini anmak vaciptir. Yüce Allah’ı zikretmek ya büyüklüğünü düşünmek ya sonsuz kudretini düşünmek, ya nimetlerini anmak ya da pek acaip ve üstün olan eserlerini düşünmekle olur. Böylece insanda çeşitli hasletler ortaya çıkar. Bir Hadis-i Şerif’te: Cabir (R.A.) Hz. Peygamber (S.A.V.)’in şöyle buyurduğunu söylemiştir:

Zikrin en faziletlisi Le ilehe İllallah, duanın da en faziletlisi Elhamdülillah’dır, (İbn Mâce, Edeb, 25) buyurulmuştur.[3]

Zikir; anma-hatırlama, belli duaları belli bir sayı ve şekilde okuma, Allah’ı dil ve kalb ile yâdetme ve hayatı duyarak yaşayıp varlığın koridorlarında gezerken hemen her nesneden Allah’a ait bir mesaj alma demektir. Her ne kadar zikir dendiğinde, Esma-i Hüsnâ’dan bazılarını veya bir kısım duaları tekrar etme anlaşılıyorsa da asıl olan kalb ve latîfe-i Rabbaniye’nin bu hatırlama ve anmaya bağlanmasıdır.

Cenab-ı Hak’kı anmak ondan başka her şeyden alakayı kesip her an O’nunla olmak zikirdir. Her ibadet bir zikirdir. Namaz kılmak, oruç tutmak, Kur’an okumak, dua yapmak, tehlil ve tekbir getirmek, salat-ü selam getirmek, tesbih çekmek hepsi de zikirdendir. Zikir gafletten kurtulmak her an Allah’ın istediği yer ve istediği şekilde olmaktır. Kişi sevdiğini çok anar. En çok ihtiyacımız Allah olduğu için sürekli Allah’ı zikretmeliyiz.

Zikrin önemini bildiren ve zikir hakkında emir ve tavsiyelerde bulunan pek çok ayet vardır. bazı âyetlerin meâli şöyledir:

Onlar ayakta, oturarak ve yanları üzerine yatarken Allah’ı zikrederler, anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler: Rabb’imiz, bunu boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azabından koru! (Ali İmrân, 191)

Zikri tavsiye eden ciltler tutan hadis-i Şerifler nakledilmiştir.

HZ. Enes (R.A.) Peygamberimiz (S.A.V.)’in şöyle buyurduğunu söylemiştir:

-Allah’ı zikretmek iman alametidir, münafıklıktan kurtuluştur, şeytandan korunmadır. Cehennem ateşinden muhafazadır.[4]

KISSA VE HİKAYELER

ANAHTARIN DİŞLİLERİ

*KUL, KENDİNİ ALLAH'IN AZABINDAN KURTARMADA ZİKRULLAHTAN DAHA MÜESSİR BİR AMELİ İŞLEMEMİŞTİR. (HADİS-İ ŞERİF)

Bir hadis meâlini hatırlayanlar, Veheb bin Münebbih'e sordular:

-Cennetin anahtarı Lâ ilâhe illâllah değil midir? Cevap verdi:

-Evet, Cennetin anahtarı Kelime-i Tevhid'dir. Ancak anahtarın dişleri eksik olmamalıdır. Sadece söylenip şuurla düşünülmeyen bir Kelime-i Tevhid, dişleri eksik anahtar gibidir. Dualar okunup zikirler yapılırken mânâya dönülmeli, iç âleme dalınmalı, tefekkür ve vicdani muhasebe yapılmalı ki, maksat hâsıl olsun: Anahtarın Cennet kapısını açacak dişleri de te'min edilmiş olunsun.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] Sözlük manaları

[3] BİLMEN Ömer Nasuhi, Büyük İslam İlmihali, Merve Yayın ve dağıtım İstanbul./497

[4] KANDEHLEVİ M.Zekeriyya, Müslüman Şahsiyeti, Altınoluk, İstanbul 1997/448

Hiç yorum yok: