24 Ağustos 2008 Pazar

VERA EHLİ OLMAK

VERA EHLİ OLMAK[1]

*Eğer en yüceye ulaşmak istiyorsan, en aşağıdan başlamalısın! SYRUS

Vera; Haram ve günahdan kaçınma duygusudur. Takvanın ileri derecesidir. Bilmediği ve şüphe ettiğini öğrenip iyiye ve doğruya göre hareket edip günahlardan çekinme hâletidir.

Âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki: Allahü teâlâdan (en çok) haşyet edenler (Korkanlar,çekinenler) âlimlerdir. (Fâtır, 28)

Bu ayeti kerime’de geçen haşyet edenler Allahü Teâla’dan gereğince korkanlar anlamındadır. Haşyet; Hürmetle karışık korku. Ürperme. hissini veren hal.[2] demektir.Bu duygu Allah’ın azametinden, heybetinden ululuğundan ve kudretinden ileri gelmektedir. İşte bu korku insanda vera duygusunu doğuran bir korkudur.

Allah’tan korkanları yüce Allah şöyle öğmektedir:

Yunus 62. Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de.

63. Onlar, iman edip de takvâya ermiş olanlardır.

أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَخَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ{62}

الَّذِينَ آمَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ {63}

İdrak sahibi olan gerçek alimler yüce Yaratıcı’nın bu vasıflarını düşünerek O’ndan gereğince korkan kişilerdir.

İlim olarak Allahü teâlâdan haşyet, cehâlet olarak gurur yeter. (Mesrûk bin Ecda')

Vera ehli olan kişi suyu üfürerek içen insandır. Yani haramları değil helallerin bile ihlasla yapılıp yapılmadığını araştıran, her çeşit iş ve alışverişinde Allah’ın rızasını arayan üstün yaratılışlı olan kişidir.

Gerçekten Allah’tan korkanlar işte bunlardır. Bu konudaki bir Hadis-i Şerifte Peygamberimiz Hazreti Muhammed Sallahü aleyhi vesellem efendimiz şöyle buyurmaktadır:

Helâl belli. haram da bellidir. Fakat bu ikisinin arasında şüpheli şeyler vardır. Bu nedenle şüphelerden korunan, dinini ve ırzını temiz tutmuş olur. Şüphelere düsen, harama da düşer. Nasıl koruluğun kenarında koyun otlatan çobanın koyunlarının her an koruluğa girme ihtimali varsa, şüpheli şeylerden korunmayanın harama düşme ihtimali de öylece vardır. Haberiniz olsun ki, her hükümdarın koruluğu vardır. Allah'ın korusu da haramlardır. (Buhârı, İmân, 39)

Ebu Bekir Sıddık (Radıyallahü Anh) bazen şöyle söylerdi:

“Ah keşke ben de kesilen bir ağaç olsaydım, keşke hayvanların yiyeceği bir ot olsaydım.” Bir gün bir bahçeye girdi, orada bir hayvan gördü. İçini çekerek şöyle söyledi: “sen ne kadar bahtiyarsın ki yiyip içip ağaçların gölgesinde dolaşıyorsun ve ahirette de hesaba çekilmeyeceksin. Keşke Ebu Bekir de senin gibi olsaydı.”

Ebu Bekir’i böyle konuşturan Allah korkusu idi.

KISSA VE HİKAYELER

EBREHE’NİN HAŞYETİ

*Yöneticilik yeteneği, çabuk karar verebilmek ve işi yapacak bir başkasını bulabilmektir.

Sir Robert POWELL

Ebrehe kendisi ile görüşmeye gelen Abdulmuttalib’i görünce hayretten donakaldı. Hiç bu kadar nûrlu ve heybetli bir adam görmemişti. Kalbinin titrediğini hissetti ve hürmetinden tahtından inerek onun yanına oturdu. Abdulmuttalib’e ne istediğini sordu. O da gasp edilen ikiyüz devesinin geri verilmesini istediğini söyleyince çok şaşırdı ve:

-Seni görünce heybetinden içim titremişti. Büyük bir insan olduğunu düşünmüştüm. Bana alınan birkaç deveden bahsettin. Halbuki ben; senin ve atalarının dini sayılmaya layık olan bir Beyt’i yıkmaya geldim. Zannediyordum ki, benden Beyt’i yıkmamamı ricâ edeceksin.

Abdulmuttalip gayet sakin bir şekilde cevap verdi.

- Ben develerin sahibiyim. Beyt’i de sahibi koruyacaktır.

Ebrehe kızdı. Hemen develerini geri verdirtti. Ama aldığı cevab onu derinden etkilemişti. Hatta Abdulmuttalib gözünde daha da büyümüştü. Ebrehe bu sözü hiçbir zaman unutmadı. (ibnu Sad)

Abdulmuttalib’in Yaptığı Dua

Abdulmuttalib’in Kabe kapısının halkasına tutarak yaptığı son dua:

-Allahım! Kul kendi eşyasını, sergisini korumaya çalışır. Sen de kendi mülkünü, beytini koru. Onların haçları, kuvvet ve kudretleri asla senin kudretine galip gelemeyecektir. Eğer onları istediklerini yapmak üzere kıblemizle başbaşa bırakırsan bu senin bileceğin bir iştir. (Kurtubi)

+



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: