24 Ağustos 2008 Pazar

ZİYARET ETMEK

ZİYARET ETMEK[1]

* DOSTU OLMAYAN İNSAN EN YOKSUL İNSANDIR. J.M.BECHSTEİN

Ziyaret; Görüşmeye gitme, bir kimseye görüşmeye varmadır. Mübarek bir yere gitme, saygı göstermiş olmak için birini veya bir yeri görmeye gitmeye de ziyaret denir.[2] Bir kimseyi görmeye, hâlini hatırını sormaya, gönlünü almaya gitmek Müslüman olmanın ve İslâm kardeşliğinin îcâbıdır. Allâhü Teâlâ bütün Müslümanları, kardeş olarak ilan etmiş ve onların birbirlerini sevip saymalarını, yardımlaşmalarını emretmiştir. İnsanlar arasında sevginin yerleşmesine yardımcı olan en önemli sebeplerden birisi de ziyâretlerdir. Bu bakımdan İslâm, ziyârete büyük bir ehemmiyet vermiştir.

Ziyâret; hastalık, bayram, doğum, vefât gibi muhtelif vesîlelerle gerçekleştirilebilir. Hiçbir sebep olmadan nezâketen yapılan ziyâretler de vardır. Müslümanlar, ziyâret yolu ile birbirlerinin sıkıntılarını, problemlerini ve ihtiyaçlarını öğrenerek yardımlaşma fırsatı bulurlar. Aynı zamanda birbirlerinin görüş, düşünce ve tecrübelerinden istifâde ederek, pek çok konuyu aralarında müzâkere edip karar verme imkânı elde ederler.

Resûl-i Ekrem Efendimiz ümmetine de, hasta ve din kardeşlerini ziyâret etmelerini emrederdi. Bir hadîs-i şerifinde şöyle buyurmuştur:

Kim Allâh için bir hastayı veya bir Müslüman kardeşini ziyâret ederse, bir münâdî ona şöyle seslenir:

-Ne güzel ve ne hoş bir amel işledin. Bunu yapmakla senin yürüyüşünün ecri de güzel oldu ve cennette kendine bir yer hazırladın! (Tirmizî, Birr, 64)

Ziyâretler, herhangi bir menfaat için değil, sırf Allâh rızası için yapılmalıdır. Allâh Teâlâ, hâlis niyetle ziyârette bulunanları sevdiğini bildirmiştir. Bir kudsî hadiste şöyle buyurulur:

Benim rızâm için birbirlerini sevenlere, benim rızâm için bolca infâk edenlere, birbirlerini sevmede samîmî davranan sâdıklara, akraba ve dost ilişkilerini kesmeyenlere veya birbirlerini ziyâret edenlere sevgim hak olmuştur. (İbn-i Hanbel, V, 229)

Allâh Resûlü, ashâbını devamlı ziyâret ederdi. Güzel ziyâretlerinden birini Kays bin Sa’d -radıyallâhu anh- şöyle anlatıyor:

“Resûl-i Ekrem Efendimiz bir gün bizi ziyârete gelmişti.

-Es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâh dedi. Babam, Peygamberimiz’in duymayacağı şekilde hafif bir sesle selâmı aldı. Ben:

-Allâh’ın Resûlü’ne izin vermiyor musun? dedim. Babam:

-Dur, acele etme! Bize daha çok selâm versin, dedi. Efendimiz yine:

-Es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâh, dedi. Babam bu defâ da selâmı hafif sesle aldı. Resûlullâh üçüncü defâ:

-Es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâh, buyurdu. Sonra dönüp giderken babam hemen arkasından koşarak:

-Ey Allâh’ın Resûlü! Ben verdiğin selâmı duyuyordum, fakat bize daha fazla selâm veresin diye düşük bir sesle selâmını aldım, deyince Efendimiz onunla birlikte geri döndü.

Babam, Resûlullâh için su hazırlanmasını emretti. Efendimiz gusletti ve za’feran ile boyanmış bir peştemale büründü. Sonra da ellerini kaldırarak:

-Allâhım! Sa’d bin Ubâde’nin âilesine rahmet ve bereket ihsân eyle! diye duâ etti. Daha sonra ikrâm ettiğimiz yemekten biraz yedi. Dönmek isteyince babam sırtında kadife örtü bulunan bir merkep getirdi ve bana:

-Kays! Resûlullâh’a arkadaşlık et! dedi. Ben de Efendimiz ile birlikte yola çıktım. Sevgili Peygamberimiz:

-Gel sen de bin! dedi. Ben çekindim. Bu sefer:

-Ya bin ya da yorulma geri dön! dedi. Ben de geri döndüm. (Ebû Dâvûd, Edeb, 127-128)

KISSA VE HİKAYELER

DERECEYE GÖRE

* BALIKLAR VE KONUKLAR ÜÇ GÜNDE BAYATLARLAR. JOHN MALLA

Bir gün müminler zalimlerin zulmünden şikayetçi olurlar. Mevlana Hazretleri:

-Kasaplar pazarında hiç köpek kesiyorlar mı? Öldü­rülmeye onlar lâyık olduğu halde, kesilen ve kesilmek zahmetine katlanan koyunlardır.

Allah'ın yardımı müminlere daha fazla olduğu için zahmetleri çoktur. Onlar hakkındaki rahmet o zahmet, nispetinde sayısızdır, der.

Evet, köpeklerin kesilmemesi, o sıkıntıyı yaşamamaları kıymetlerinden değildir. Koyunun yaşadığı sıkıntılar kıymetindendir.

Allah'ın imtihan unsuru olan bazı sıkıntılar da önce Ne­bilere, sonra velilere ve daha sonra da derecesine göre müminlere gelir.

Kutsî hadiste, "İki korkuyu bir arada vermem. İki sevinci de bir arada vermem." buyuran Allah (c.c.), mümin kullarını arındırmak ve derecelerini artırmak için çeşitli sıkıntılara ve imtihanlara tabi tutar.

Burası onlar için hizmet yeridir, ücret yeri değildir de on­dan... Hak yolunda ve Hak hatırına bir kısım zorluklar yaşa­maları onlar için şereftir.

Zorluk istenmez, ama gelirse mümin için ahirete azık olur.[3]



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] Sözlük manaları

[3] Mesel Ufku, s:87

Hiç yorum yok: