22 Ağustos 2008 Cuma

SÖZÜ GÜZEL SÖYLEMEK

SÖZÜ GÜZEL SÖYLEMEK[1]

*SÖZÜ GÜZEL VE İYİCE DÜŞÜNEREK SÖYLE; ANCAK SORULDUĞU ZAMAN SÖYLE VE KISA KES. KUTADGU BİLİG

Söz; Konuşma, laf, lafız, kelam, kelime, vaaddır. Ağızdan çıkan bir veya daha fazla heceden meydana gelen mana ifade eden kelime veya kelime grubuna da söz denir. Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği de sözdür.[2]

Kur'an-ı Kerîm Yüce Mevlâmız bizlere şöyle buyurmaktadır:

وَقُل لِّعِبَادِي يَقُولُواْ الَّتِي هِيَ أَحْسَنُ إِنَّ الشَّيْطَانَ يَنزَغُ بَيْنَهُمْ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلإِنْسَانِ عَدُوًّا مُّبِينًا {53}

Kullarıma söyle: En güzel sözü söylesinler Çünkü şeytan aralarına girer. Zira şeytan, insanın apaçık düşmanıdır. (İsra, 53)

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Hadis-i Şeriflerinde: Kelime-i tayyibe (hoş, güzel söz) sadaka yerine geçer, sahibine sevap da kazandırır. Buyurmaktadır. Mümin tatlı dilli, güleç yüzlü geçimli, olumlu kimsedir; kendisi başkalarına sokulmayan, başkalarını da yanına yanaştırmayan, ülfeti sohbeti bilmeyen kulda hiç bir hayır yoktur.

Ailede geçim ve mutluluk için de güzel sözün çok önemi vardır. Bir iltifatlı cümle, nice nice ihtilaflı konuyu tatlıya bağlar; gerginliği giderir, kavgayı önler. Aksine sivri sivri, dik dik söylenmiş birkaç doğru söz bile karşısındakine batar, kalp kırar, hatta yuva yıkar.

Onun için eşimize, çocuğumuza, yakınlarımıza, komşularımıza karşı konuşmalarımızda dikkatli olmalıyız; kelimeleri iyi seçmeliyiz.

Yerine göre susmasını bilmek, güzel konuşmayı bilmek kadar önemlidir. Elbette büyüğe, hocaya, kocaya çatır çatır karşılık verilmez. Unutulmamalı ki sükut bazen en beliğ ve fasih ifade yerine geçebilir.

Girdiğimiz iki ayrı yerde karşılaştığımız, şu iki ayrı ifadeyi dikkatle mukayese ettiğimizde:

"Burada sigara içmek yasaktır" "Sigara içmediğiniz için teşekkür ederiz."

Birincisi sanki kışlada nöbet tutan bir jandarma erinin sert sözü gibi; ikincisi çok daha sevimli ve kibar bir ifade tarzı vardır.

Konuşmada uslüp, seçilen konu ve kelimeler çok önemlidir. İki cihan serveri, sevgili Peygamberimiz de (ona salat-ü selam olsun) bir hadis-i şerifinde buyurmuşlar ki:

Bakarsın bir kul konuşmasında Allah'ın rızasına uygun bir söz söyler; bu sebeple Allah teala onu nice yüksek derecelere yükseltir; ya da Allah'ın gazabını çekecek bir kelam sarf eder de o yüzden cehennem uçurumlarına yuvarlanır gider.

Yani asıl güzel söz insanları Allah'a çağıran, Kuran'a uymaya davet eden sözdür. Güzel sözü söyleyen, yani Allah'a çağıranlar ise yalnızca iman edenlerdir.

Allah'ın dinini anlatmak, Kuran ile öğüt vermek, iyiliği emredip kötülükten men etmek, Allah'ın ayetlerini hatırlatmak; bunların hepsi birer çağrıdır ve bir insana söylenebilecek en hayırlı, en güzel sözlerdir. Müminlerin insanları Kuran ahlakına yönelten bu sözleri, doğrudan karşılarındaki kişiyi hoşnut etmeye yönelik olmadığı gibi, herhangi bir menfaate yönelik de değildir. Tüm bu sözlerin tek bir hedefi vardır; Allah'ı razı etmek ve karşıdaki kişinin de Allah'ın razı olacağı ahlakta bir insan olmasına vesile olmak.

Güzel söz; gönül alan, onur kırmayan, hak ve doğruyu gösteren bütün sözlerdir.

Güzel söz ve tatlı dil ile din kardeşinin gönlünü hoş tutmalı ve bu yolla da Allah'a şükrünü eda etmelidir. Çünkü güzel söz ve tatlı dil, Allah katında bir sadaka kabul edilmiştir. Hz. Peygamber Sallallâhü Aleyhi ve Selem:

-Yarım hurma ile olsa dahi ateşten korunmaya çalışınız. Bunu da bulamazsanız tatlı sözlerle, buyurmuştur. Hadîsin devamında, söylenen güzel bir sözün sadaka hükmüne geçtiğini müjdelemiştir. (Riyazü's-Sâlihîn, II, 109)

KISSA VE HİKAYELER

SES

*GÜZEL SÖZLER PETEKTEN DAMLA DAMLA SIZAN BALA BENZER; İNSANIN RUHUNA TAT VERİR. HZ. SÜLEYMAN

Güzel sesli hafızı dinliyorken gözyaşlarını tutamayıp ağlamaya başladı Mevlânâ.

Bu sırada uykusuna bir türlü mani olamayan adam da şaşkın şekilde sordu:

-Niçin ağlıyorsunuz, gözyaşı dökecek ne var ortalıkta?

Mevlânâ adamın anlayacağı şekilde anlattı:

-Böylesine güzel ses bana cennetin kapısının açılış sesi gibi geliyor da ondan.

Esneyen adam da başını sallayarak:

-Bana da öyle geliyor, dedi.

Mevlânâ küçük bir düzeltme yapma gereği duyarak şöyle açıklık getirdi.

-Senin işittiğin ses, cennetin kapısının açılış değil kapanış sesi olsa gerektir!



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: