21 Ağustos 2008 Perşembe

SEVGİYLE DAVRANMAK

SEVGİYLE DAVRANMAK[1]

*Sevgi her zaman kolların açık duruşudur. Sevgi için kollarımızı kaparsak, kendimiz dışında tutacak bir şey kalmadığını görürüz. Leo BUSCAGLIA

Sevgi; Sevme hissi, aşk, muhabbet, heves, istek anlamınlarındadır. İnsanı bir kimseye veya bir şeye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten içsel duygudur.[2]

Tarihte en büyük sevginin oluştuğu ensar-muhacir kardeşliği bu sevginin zirvesidir. Kur'an-ı Kerîm’de Yüce Mevlâmız şöyle buyurmaktadır:

وَالَّذِينَ تَبَوَّؤُوا الدَّارَ وَالْإِيمَانَ مِن قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ إِلَيْهِمْ... {9 }

Muhacirlerden evvel Medine’yi yurt edinenler ve imanda ihlas gösterenler, yanlarına hicret edenleri severler. (Haşr, 9)

Bu sevgi çemberinde oluşan ilk islâm devleti her bakımdan tarihe örnek olmuş faziletlerin yaşandığı çok güzel bir devlet olmuştur. Çünkü devletin temelinde sevgi olduğu için Allah-ü Teâla onları sevmiş, onlar da Allah-ü Teâla’yı sevmişleridr.

Sevginin evrensel ölçüler içerisinde insana rûhî bakımdan, bedenî bakımdan ne kadar faydalı olduğu bilinen bir husustur. Sevgi ile beslenen bebekler, sevgiden mahrum büyütülen bebeklerden daha büyük bir gelişme gösterirler. Çok büyük bir doğumevinde, aynı günde doğmuş belli sayıdaki bebekleri ikiye ayırmışlar. Bir grubunu severek, okşayarak, şakalaşarak beslemişler bir kaç hafta... Bir kısmına da sadece aynı miktarda gıdaları vermişler. Sevgi ile beslenen çocuklar daha çabuk gelişmişler, sadece gıdası verilen çocuklardan daha hızlı gelişmişler. Bu, sevginin bir maddî gücü olduğunu da gösteriyor. Sıhhî gücü olduğunu, rûhî, bedenî gücü olduğunu gösteriyor.

Sevgiden muhabbet doğar. Muhabbetten Aşk doğar. Aşktan şevke ulaşılır. Şevkten sonra iştiyak gelir. İştiyak sevginin en üst derecesidir.

Sevgi pozitif bir enerjidir. Ayni frekanstaki enerji, enerjiyi kendine çeker. Sevgi dolu insanların çevresine insanları seven insanlar toplanır. Böylece sevgi karşılıklı olarak çoğalır. Toplumda herkes birbirini sevmeye başlar. Bunun için sevgiyi çoğaltmaya çalışalım. Yunus’un dediği gibi sevelim, sevilelim. Sevgimiz şartsız, koşulsuz olsun. Yaradan aşkına sevelim. Sevgi yolu hem çok güzel, hem çok kolaydır. Biz sevmediğimiz insanları da beraber taşımak zorundayız. Bu olumsuz duygularla yaşamaktansa onları da severek olumlu enerjimizi güçlendirelim.

Sevgi, seven ile sevileni birbirine yaklaştıran ve hatta bir çok konuda aynîleştiren bir fonksiyona sahiptir.

Sevgi sevilenle beraber olmayı gerektirir. Nitekim bir Hadis-i Şerif'te Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Selem) şöyle buyurmuştur. Kişi sevdiğiyle beraberdir. Allah'ı sevmek demek aynı zamanda da O’na kavuşmayı da arzulamak demektir.

Sevgi duygusu, bütünleştirici ve kaynaştırıcıdır. Bu itibarla toplumların sıhhati, fertlerin birbirlerini sevip sevmemesiyle yakından ilgilidir. Esasen cemâat de birbirini seven kimselerin oluşturdukları topluluklardır. Birbirlerini sevmeyen fertlerin oluşturdukları topluluklar cemaat teşekkülü için yeterli değildir.[3]

KISSA VE HİKAYELER

İNSANLIK ADINA BİR İBRET TABLOSU

* Kişi sevdiği ile beraberdir. (HADİS-İ ŞERİF)

Newyork'ta okuyan yakınım, gördüğü acıklı ve bir o kadar da ibret verici hâdiseyi şöyle anlattı:

Yağmurun bardaktan boşanırcasına yağdığı bir kış günüydü. Yağmur ve soğuk, sokaklarda yürürken âdeta bizi sarıp sarmalıyor. Ben de alelacele evime dönmeye çalışıyordum.

Tam o sırada karşıma, elinden tuttuğu çocuğuyla yürümeye çalışan orta yaşlı bir kadın çıkıverdi. Yürümeyi yeni öğrendiği her hâlinden belli olan çocuğun, böyle bir havada yağmurdan ıslanma pahasına neden annesinin kucağında olmadığı ve onun yanında yürüdüğü çok dikkatimi çekti. Yavaş yavaş bana doğru yaklaşan bu anne ve çocuğun durumunu merakla takip etmeye başladım.

Anne ve çocuk bana doğru iyice yaklaştılar. Gördüğüm manzara beni şaşkına çevirdi. Hayretler içinde kalmıştım. Annesinin, çocuğun bulunması gerektiğini düşündüğüm kucağında, hiç yer yoktu. Çünkü anne, mantosunun altına koyduğu ve etrafı seyreden küçük bir köpek taşıyordu kucağında!..

Batılı annelerin bu hazin ve içler acısı hâlini yansıtan bir hâdise; Allâh Teâlâ'nın biz insanlara gönderdiği en son din İslâm'ın ortaya koyduğu, dolayısıyla şefkat ve merhamet Peygamberi Hazret-i Muhammed -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in çocuklara karşı davranışları ve tavsiyelerini düşündüğümüzde ne kadar da ibret vericidir.

Bugün batılı anne; Allâh'ın yarattığı selîm fıtratından gün geçtikçe uzaklaşmakta ve hakîkî sevgi ve muhabbetler, yerini sahtelerine bırakmaktadır. Çocuklara göstermeleri gereken ilgi ve alâkayı başka taraflara sarf etmektedirler. Bu hâdise, hayvanları seven ve koruyan batının, insan sevgisine dair sergilediği ne kadar güzel bir misâl!..



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2006

[2] Sözlük manaları

[3] ERGÜL Dr. Adem, Kalbî Hayat, Altınoluk 2000./254

Hiç yorum yok: