7 Ağustos 2008 Perşembe

EBEVEYNE İYİLİK ETMEK

EBEVEYNE İYİLİK ETMEK[1]

* MÜSLÜMAN BİR KADIN, ÇOCUĞUNU EMZİRDİĞİ SÜRECE, ALLAH YOLUNDA CİHAT EDENLER GİBİDİR. (HADİS-İ ŞERİF)

Ni’met verene teşekkür etmek, aklen ve şer’an uygun bir davranıştır. Bu nedenle Allâh Teâlâ :

Rabbin sadece kendisine ibadet etmenizi, anne ve babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine "of!" bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. (İsra, 23) âyet-i kerîmesi ile yok­tan var eden ve tüm ni'metleri veren olarak kendisine iba­deti emirden sonra, ikinci derecede nimet veren olarak ebeveyne de ihsanda bulunmayı çocuklarına emretmiştir.

Lokman sûresinde Yüce Allâh: Biz insana anne ve babasını tavsiye ettik. (Çünkü annesi kendisini gebelik zahmeti, doğum sancısı ve emzirme gibi) zaaf üzerine zaafla taşımış, sütten ayrılması da iki yıl sürmüştür. Bana ve anne ve babana şükret, dönüşünüz banadır. (lokman, 14) buyurmuş, çektikleri zahmete karşılık şükür ve itaate layık olduklarını beyan etmiştir.

Anne ve babaya, iyilik ve ihsanı emreden bu âyet-i kerîmelerden başka, Rasûlullah'ın (s.a.v.) : Anne ve babaya iyiliği, vaktinde kılınan namazdan sonra Allâh'ın en çok sevdiği amel olarak zikretmesi; cihada katılmak isteyen sahabeye: “git, yaşlı anne ve babana hizmet et” şeklinde tavsiyede bulunup bunu cihattan efdal olarak nitelendirmesi ve benzerî daha birçok hadis-i şerîfler ebeveyne iyilik ve ihsanın ne kadar önemli bir görev olduğunu beyan etmektedir.

Özellikle Rasûllullah (sallâllâhü aleyhi ve sellem)'in, “En fazla iyi muamele ve güzel hizmet etmeme layık olan kimdir ya Rasûllullah?” diye soran, sahabiye: üç defa “annendir” dedikten sonra, dördüncüsünde, “babandır” mealindeki hadis-i şerîflerinden delille Kurtubî der ki: “bu hadis gösteriyor ki, anneye yapılacak ihsan ve şefkatin, babaya yapılandan üç misli fazla olması icâp etmektedir. Çünkü anne babadan fazla olarak hamilelik, doğum ve emzirme zahmetlerine katlanmıştır. Babanın bu üç konuda hiç bir yardımı olmamıştır.

Netice olarak diyebiliriz ki, Allâh Teâlâya itaâten sonra anne ve babaya iyilik etmek; özellikle anneye daha fazla itina göstermek; kendisine muhtaç hale geldikleri zaman iyi muamelede bulunup hizmet etmek evlat için şer’i ve insani bir görevdir.

KISSA VE HİKAYELER

MUSAYA KOMŞU

* CENNET ANNELERİN AYAKLARI ALTINDADIR. (HADİS-İ ŞERİF)

Mûsâ aleyhisselâm Allah-ü Teâla ile bir mukalemesinde sordu:

-Yâ Rabbî, Cennetteki arkadaşım kimdir?

-Filân yerde bir kasap vardır. Senin Cennetteki arkadaşın odur.

Mûsâ aleyhisselâm, tarif edilen yere gitti. Güneş batıncaya kadar orada kaldı. Akşam olunca, kasap, bir parça et alıp, çantasına koydu. Kasap akşam evine giderken, Mûsâ aleyhisselâm sordu:

-Ey genç, misâfir kabul eder misin?

-Evet memnuniyetle. Beraber gittiler. Eve gelince, genç, bu etten güzel bir yemek pişirdi. Sonra evin tavanına asılı duran bir zenbili indirdi. İçinde çok yaşlı, zaif, güçsüz bir kadın vardı. Onu zenbilden çıkardı. Bir kaşık alıp doyuncaya kadar ağzına yemek koydu. Sonra elbisesini değiştirdi. Tekrar zenbile yerleştirdi. Bu esnâda kadının dudakları kımıldadı. Sonra kasap zenbili alıp tavana astı. Bunları gören Mûsâ aleyhisselâm sordu:

-Bu kadın kim, ona ne yaptın?

-Bu benim annemdir. Çok yaşlandı.Takati kalmadı. Oturacak halde de değildir. Çarşıdan gelince, onu doyurup altını değiştirmeden kendim bir şey yemem.

-O esnâda annenizin dudaklarının kımıldadığını gördüm. Bir şey mi söylüyordu?

-Evet hergün "Yâ Rabbî, oğlumu Cennette Mûsâ aleyhisselâma arkadaş eyle" diye duâ eder.

-Gözün aydın olsun, Mûsâ Peygamber benim ve Cennetteki arkadaşım da sensin. (Şir'a)



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

Hiç yorum yok: