7 Ağustos 2008 Perşembe

DİNDAR OLMAK

DİNDAR OLMAK[1]

* OĞUL!... DİNDAR OLMAYANA DEVLET İŞİNİ VERMEYESİN. OSMAN GAZİ

Dindar; Allah’a inanmış, bağlanmış kimse, dini kaidelere hakkıyla riayet eden, dinin emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçınan, dinine çok bağlı kimse anlamındadır.[2]

Dindar olmak için dini hem bilmek ve hem sevmek lazımdır. Bundan dolayı, ilim ve irade, akıl ve seçim hürriyeti bizzat dinin yalnız kendisinde bulunan bir rükün değilse de dindarlık ve dine bağlı olmanın rüknüdürler. Dindarlık insanın vasfı ve nefse ait bir mânâdır. Diğer bir ifade ile din ilâhî bir kanun, dindarlık ise insanların emek ve çabalarının sonucudur.

İnsan her türlü iş, güçte diyanet sahibi olmalıdır. İnsan kendisine tevdi edilen bir şeyin üzerinde titizlikle durma­lıdır. Bunun adına diyanet derler. Ahzab suresinde şöyle buyruluyor:

Gerçek şu ki, Biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; -onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir. (Ahzab,72)

Buradan anlaşıldığına göre, bütün şerîat, tam ve bü­tün olarak bir nevi' ilâhî emânettir. Bu emânet insanlara tevdi kılınmış, insanlara bırakılmıştır. Binaenaleyh emâ­net sahibinin hakkını tam ve kâmil bîr şekilde edâ etmek bizlere farzdır, böyle yapmadığımız takdirde hâin sayılıp, emanete hiyânet etmiş oluruz.

Yeni yetişen imanlı gençler; din hakikatını yeniden yeryüzüne getirip ikame edecek sizlersiniz. Siz öyle bir kökün sürgünleri ve öyle bir ışık kaynağının hüzmelerisiniz ki, onlar, tarihin karanlık bir döneminde cihanları ışığa boğdu ve bir “şecere-i tûba” gibi dal, yaprak ve çiçekleriyle her yana yayıldılar. Ve işte o dönemde soylu milletimiz, devletlerarası görüşmelerde, her sözü emir kabul edilen hâkim bir devlet haline gelmişti. -İnşaallah- içinde bulunduğumuz karanlık günleri -ki çok çabuk geçeceğine inanıyorum- atlatarak o aydınlık çağları yine sizler ihyâ edeceksiniz. Yerin altındakiler de, üstündekiler de sizden bunu beklemekte.. ve bilhassa, ruhaniyatıyla her zaman aranızda dolaşan.. bazen siz hissetmeseniz, görmeseniz de başınızı okşayıp, sırtınızı sıvazlayan Hz. Muhammed Aleyhisselâm da, o ümit dolu bakışlarıyla, her çizgisi şefkat bûsesi tebessümleriyle sizden bunu beklemektedir.

Siz, emin insanlar olarak istikametten ayrılmaz ve çevrenize hep emniyet ve itminân mesajları sunabilirseniz. Evet, bunu başarabildiğiniz zaman topyekün insanlığın kalp kapıları, ardına kadar size açılacak ve ilkler gibi siz de, o kalblerde tahtlar kuracaksınız.

Eğer, dünya muvazenesinde yeniden denge unsuru olmak; ve dünyanın kaderiyle alâkalı kararlar alınırken gözünün içine bakılır bir millet haline gelmek istiyorsak -ki, buna mecburuz- o zaman, hakkın, adaletin, istikamet ve güvenin temsilcileri olmalıyız. Yani dindar olmak ve Allah’ın istediği gibi bir kul olmak zorundayız.

Dindar olmak, insanın bedenine bakmasını engellemez, bilakis teşvik eder. Çünkü İslâm dini temizliğin her çeşidini sever ve yerine göre tavsiye eder, yerine göre şart koşar. Beden bakımı ihmâl edilmiş kişiler, ilişkide olduğu insanlara bakımsızlıklarıyla mânen sıkıntı vererek huzur kaçırırlar, ilişkilerini zorlaştırarak çevrelerindekilere zulüm ederler. Çünkü ağzı, teri, saçı, elbisesi kokan bir kimsenin yanında bir dakika bile durmak insana azaptır. Özellikle aile içinde bu hususa çok dikkat etmek gerekmektedir. Hanımların vücut temizliklerinden başka giyimlerine de özen göstererek eşleri için; değişik değişik giyinmeyi, güzelleşmeyi, bakımlı olmayı kendilerine âdet haline getirmeleri gerekmektedir. Bu şekildeki davranış kadınsılığın ortaya çıkmasına ve erkeğin eşine bağlanmasına vesile olacaktır. Temizliğin ve güzel görünümün aile saadetini ne kadar etkilediği akıldan çıkarılmadığı müddetçe eşlerin birbirlerine olan sevgisi ve ilgisinin daimî olacağı kuşkusuzdur.

1. Hanımlar ev temizliğine gereğinden fazla önem verip, eşlerine karşı bakımlı olmayı ihmal etmemeliler.

2. Dindar olmak, insanın bedenine bakmasını engellemez, bilakis teşvik eder.

3. Hanımlar, vücut temizliklerinden başka giyimlerine de özen göstererek eşleri için güzelleşmeyi, bakımlı olmayı kendilerine âdet haline getirmeliler.

Hz. Peygamberimiz’in konuyla ilgili olarak; Temizlik imanın yarısıdır (Müslim, Tahâret 1), Allah temizdir, temizliği sever, (Tirmizî, Edeb 41) Allah güzeldir, güzelliği sever, (Müslim, Îmân, 147) hadislerinin kadın-erkek hepimizin hayatına ışık tutması ve anlamlarıyla örtüşen bir şekilde hayat sürdürebilmek gayemiz olmalıdır.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2006

[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: