7 Ağustos 2008 Perşembe

CUMAYI DEĞERLENDİRMEK

CUMAYI DEĞERLENDİRMEK[1]

*EY İMAN EDENLER! CUMA GÜNÜ NAMAZA ÇAĞRILDIĞI ZAMAN HEMEN ALLÂH’I ANMAYA KOŞUN VE ALIŞVERİŞİ BIRAKIN. (CUMA, 9)

Cuma namazı; Cuma günü öğle vakti kılınan namazdır. İslâmın en önemli namazıdır. Müslümanların kudsi tâtil günü olup o güne mahsus özel bir namazdır. Memur ve işçilerin cuma namazı vakti serbest bırakılmamaları din hürriyetine aykırıdır. Yahudiler ve Hıristiyanlar haftalık dinî törenleri için cumartesi ve pazar günü serbest oldukları halde, Müslümanlara aynı hakkın tanınmaması hakiki medeniyete zıttır.[2]

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Hicret sırasında; Kuba köyünden bir Cuma günü topluca Medine’ye doğru harekete geçti. Artık Peygamberimiz’in (s.a.v.) yanında 100 kişilik silahlı bir muhafız grubu oluşmuştu. Yolda öğle vakti Ranuna vadisinde gelindiğinde İlk Cuma namazı farz oldu, hemen Peygamber efendimiz (s.a.v.) mola verdirdi ve ilk Cuma Namazı yolda kılındı. Peygamber efendimiz buraya da hemen bir cami yaptırttı. Bu camiye de Cuma Mescidi denildi.

Hicrete kadar müslümanlar Mekke-i Mükerreme'de işkence altında, baskı altında, abluka altında, iktisâdî bakından ezilen, horlanan, işkence gören bir toplum idi. Onun için Mekke'yi terketmek zorunda kalmışlardı. Mekke’de bırakın Cuma gibi toplu bir namazı normal namazı bile açıktan kılamıyorlardı. Artık İslâm Devleti kurulmak üzere olduğundan, hürriyetlerine kavuştukları ilk yerde hemen mescid yapmışlar ve ilk Cuma günü de Cuma namazı müslümanlara farz olmuştur.

Cuma günü haftanın en hayırlı günüdür; cuma gecesi de en hayırlı, en nurlu gecesidir.

Cuma namazı, şartlarını ta­şıyan bütün müslüman erkeklere farzdır. Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِي لِلصَّلَاةِ مِن يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ {9}

Ey İman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı zaman hemen Allâh’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilmiş olursanız, el­bette bu, sizin için daha hayırlıdır. (Cuma, 9)

Abdest alıp camiye giden ve cuma namazını kılanlar hakkında Peygamberimiz şöyle buyuruyor:

Bir kimse güzelce abdest aldıktan sonra Cumaya gelir, susarak hutbeyi dinlerse, üç gün fazlasıyla bu cumadan diğer cumaya kadar olan zaman için­deki günahları bağışlanır. (Müslim, Cuma, 8)

Cuma namazını terk edenler hakkında Peygamber Efendimiz çok önemli bir uyarıda bulunmuştur. Ebû Hüreyre ve Abdullah b. Ömer (Radıyallahü anhüm), Peygamberimizin minber üzerinde şöyle buyurduğunu işittiklerini söylediler:

Herhangi bir cemaat Cuma namazını terk etmekten sakınsınlar, yoksa Allâh-u Teâlâ onların kalblerini mühürler de gafillerden olurlar. (Müslim, Cuma, 12)

Rasulullah (sav) buyurdu:

Kim ehemmiyet vermeyerek üç Cuma namazını terk ederse Allah (cc) onun kalbini mühürler. (Müslim, Kitabu'1- Mesacid, 652)

KISSA VE HİKAYELER

SANA ÇOK KIZIYORUM

*İNSANLARI İNANDIKLARI ŞEYLERDEN VAZGEÇİRMEK BİR ŞEYE İNANDIRMAKTAN DAHA ZORDUR. E.RENAN

Almanya’da, bir evde pansiyoner olarak kalan temiz nâsiyeli bir arkadaşımız, taşıdığı Muhammedî ruhla ev halkına müessir olmuş, Cenâb-ı Hakk da onların hidayete ermelerine onu vesile kılmış.

Önce evin erkeği, sonra hanımı ve derken çocukları aynı havayı teneffüs etmeye başlayınca ev cennet köşesinden bir köşe hâline gelmiş... Bir gün evin erkeğiyle bu arkadaşımız karşılıklı oturmuş konuşuyorlar. Bir ara ruhunda hidayetin yeni yeni duygular meydana getirdiği bu zat, arkadaşımıza şöyle der:

-Arkadaş, seni seviyorum. Öyle ki kalbimi açıp, seni oraya sokasım geliyor. Çünkü sen, benim hidayetime vesile oldun. Bana ve aileme ebedî bir hayat kazandırdın. Fakat sana aynı zamanda çok kızıyorum. Öyle ki şu anda bile yakandan tutup seni tartaklamak geliyor içimden. Şimdi bana, “Neden? Niçin?” diye soracaksın. Anlatayım:

-Sen gelmeden kısa bir zaman önce, benim babam vefat etti. Halbuki o, müslüman olmaya bizden daha liyakatlıydı. Tertemiz bir ruhu ve yaşantısı vardı. Eğer sen, o ölmeden evvel buraya gelmiş olsaydın, onun da hidayetine vesile olacaktın. İşte bu gecikmen sebebiyle sana çok kızıyorum.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: