7 Ağustos 2008 Perşembe

CÖMERT OLMAK

CÖMERT OLMAK[1]

*Tuzağa saçtığın taneler cömertlik sayılmaz ki... Hz. MEVALANA

Cömert: Eli açık kerem sahibi sehavetli, bonkör anlamlarına gelir. İslamda parasını, malını, elinde bulunanı esirgemeyen, her zaman her şeyini başkalarıyla paylaşan kişidir. Cömertlik; insanın, sahip olduğu imkânlardan, muhtaçlara meşrû ölçüler dahilinde, ve Allah rızasından başka hiç bir gaye gütmeden, ihsan ve yardımda bulunmasını sağlayan üstün bir ahlâk kuralıdır.

Cömertlik, ruhun bir melekesidir. İnsanları, muhtaç olanlara vermeye, ihsanda bulunmaya sevkeder. Cömertlik öğülen bir haslettir. Müslümanın cömert olması gerekir. Cömertliğin diğer bir adı da cûd’dur.

Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarfedenler varya, onların mükâfatları Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler. (Bakara, 274)

Peygamberimiz Hazreti Muhammed Sallahü aleyhi vesellem efendimiz’in bu konudaki bir kaç Hadis-i Şerifleri şöyledir:

Cömerdlik, Cennet ağaçlarından bir ağaçtır. Dalları dünyâya uzanmıştır. Kim ondan bir dal tutarsa, o dal onu Cennet'e çeker. (Et-Tarîk-üs-Sâlim)

Müslüman, kardeşlerine karşı son derece cömerttir. Ancak o, malını cömertlik adı altında saçıp savurmaz. Cömertlik, İslâm ahlakının önemli bir bölümüdür. Sahibini güzelleştirir, yükseltir, insanlara sevdirip yaklaştırır. Mesela, bir yemek münasebetiyle yapılan buluşmalar, kardeş ve arkadaşlar arasındaki sevgi bağlarını kuvvetlendirir. İslâm, müslümanların devamlı bir araya gelmelerini teşvik ettiği gibi, aralarındaki kardeşlik bağını kuvvetlendirecek cömertliği de teşvik etmiştir. Hatta cömertlik ve kardeşlere tasadduk onların aslî meziyetlerinden olmuştur.

Peygamber efendimiz insanların en cömerdi idi. Bir şey istenip de, yok dediği görülmemiştir. İstenilen şey varsa verir, yoksa cevap vermezdi. O kadar iyilikleri, o kadar ihsânları vardı ki, Rum imparatorları, İran şahları o kadar ihsân yapamazlardı. Fakat kendisi sıkıntı içinde yaşamayı severdi... (Muhammed Rebhâmî)

Rasulullah efendimiz şöyle buyurdu: Cömert insan Allah'a yakındır, insanlara ya­kındır, cennete yakındır. Cimri insan ise, Allah'tan uzaktır, insanlardan uzaktır, ateşe yakındır.

Her bakımdan cömert olmaya heves etmelidir! Çünkü, cimrinin malı felakete uğrar, cömert de verdikçe, fazlası ile alır. Hadis-i şerifte Cömerdin evine rızk, devenin göğsüne vurulan bıçaktan daha tez gelir, buyuruluyor. (İbni Mace)

İslam âlimleri cömertliği şöyle derecelendirirler:

Sehâvet: Malının bir kısmını dağıtarak yapılan cömertlik. Bu, cömertliğin asgarî derecesi olarak kabul edilir. Zekât vermek gibi.

Cûd: Malının çoğunu dağıtıp, geriye azını bırakarak yapılan cömertlik. Hz. Ebû Bekir'in çoğu zaman cihat için yaptığı yardım gibi.

Îsâr: Kendi için gerekli olan bir şeyi, zarar ve sıkıntılara katlanarak kendisi kullanma yerine, başkalarının istifadesine sunmak sureti ile yapılan cömertlik.

KISSA VE HİKAYELER

HATİM-İ TAİ’DEN DAHA CÖMERT FAKİR

*Cömertlik göz kamaştırıcı hediyeler vermek değil, zamanında vermektir. Jean De LaBRUYERİ

Cömertliği dillere destan olan Hatim-i Tai’ye derler ki:

- Kendinden daha cömert birini gördün mü?

- Evet gördüm.

- Kimmiş o?

- Yetim bir gence misafir olmuştum. Bana bir koyun kesip ikram etti. koyunun bir yeri çok hoşuma gitti. Yemin ederek (Burası çok lezzetliymiş) dedim. Genç, dışarı çıktı. On koyunu varmış. Birisini daha önce kesmişti. Dokuzunu da şimdi kesmiş. Benim sevdiğim kısımları pişirip önüme getirdi. Ben olanların farkında değildim. Giderken kapının önündeki kanları görünce sitemle sordum:

- On koyunun onu da kesilir mi?

- Sübhanallah bunda şaşılacak ne var? Bir şey sizin hoşunuza gitmiş. Bunu yapmak da benim gücüm dahilindedir. Bunu sizden esirgemem hiç uygun olur mu?

Bunu dinleyen arkadaşları tekrar sorarlar:

- Yetim gencin ikramına karşılık siz de ona bir şey verdiniz mi?

Hatim-i Tai der ki:

- Verdim ama pek mühim sayılmaz.

- Ne verdiniz?

- Üç yüz deve ile beş yüz koyun.

- O halde sen ondan daha cömertsin.

- Hayır o genç benden daha cömerttir. Zira o koyunların tamamını verdi. Ben ise malımın çok azını verdim. Bir fakirin, yarım ekmeğinin tamamını misafire vermesi mi mühimdir, yoksa bir zenginin sürüsünden bir deveyi misafirine ikram etmesi mi?[2]



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2006

[2] Turkchat.ch/AhlakBilgileri.htm

Hiç yorum yok: