7 Ağustos 2008 Perşembe

CİHÂD ETMEK

CİHÂD ETMEK[1]

*Uygarlığımız ilerlemiyor diyemeyiz. Çünkü her savaşta daha yeni öldürme yöntemleri kullanılıyor. Will ROGERS

Cihad; Allah’ın rızasını kazanmak için din düşmanlarıyla yapılan harp, mukaddes savaş. İslâm uğruna çalışma, Allah yolunda mücadele. İyiliği hakim kılmak ve kötülüğü yok etmek için faaliyet göstermek. Çalışmak, uğraşmak, çabalamak, gayret sarfetmek demektir.[2]

Cihad; İslâm’ın yükselmesi, korunması ve yayılması için her türlü çalışmada bulunmak, uğraşmak, gayret sarfetmek ve bu yolda sıcak ve soğuk savaşa girmektir. Daha açık bir ifade ile Allah (c.c.) tarafından kullarına verilmiş olan bedenî, malî ve zihnî kuvvetleri Allah yolunda kullanmak, o yolda feda etmektir. İnsanın maddî-manevî bütün varlığını Allah yolunda ortaya koyarak Hakk’ın düşmanlarını ortadan kaldırmak için savaşması “cihad”dır. İnsanların, İslâmiyeti işitmeleri, müslüman olmakla şereflenmeleri veya müslümanların dînine, vatanına ve nâmusuna saldıran düşmanı defetmek için yapılan muhârebe yâhut mal, can, söz, neşriyat ve diğer vâsıtalarla İslâmiyeti anlatmak ve müdâfa etmek cihaddır.

İslâm’da cihad farzdır. Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyuruyor:

Hoşunuza gitmediği halde, savaşmak size farz kılındı. Belki de hoşunuza git­meyen bir şey sizin için daha hayırlıdır. Belki hoşunuza giden bir şey de sizin için daha kötüdür. Allah bilir. Siz ise bilmezsiniz. (Bakara, 216)

Bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette yollarımıza eriştireceğiz. Allah şüphe­siz, iyi davrananlarla beraberdir. (Ankebut, 69)

Hz. Peygamber (s.a.s.)’de: Cihad kıyamete kadar devam edecek bir farzdır. (Ebû Davûd, el-Cihad, 33) buyurmuştur.

Allah yolunda cihâd eden kimselerin hâli, gündüzleri oruçlu olup, gecelerini ibâdetle geçiren, Allahü teâlânın âyetlerine itâat eden, namaz ve oruçtan dolayı hiç bir gevşeklik hissetmeyen kimsenin hâli gibidir ki, yine Allah yolunda cihâd eden üstündür. (Tergîb-ül-İbâd)

İslâm’da cihad farzdır. Yalnız, bu farz bazı hallerde farz-ı ayın; bazı hallerde ise farz-ı kifayedir.

Cihâdın gayesi, yeryüzünden fitneyi kaldırmak ve hakkı yüceltmektir. İslâm’da savaş, intikam, öldürme yağma, baskı ve zulüm yapmak için değil: bunları ortadan kaldırmak için yapılır. Müslüman olmayanları zorla İslâm’a sokmak yoktur. Cihad’dan maksat, insanları baskılardan kurtarmak, İslâm’ın yüce gerçeklerini onlara duyurmak ve kendi rızalarıyla müslüman olabilecekleri ortamları hazırlamaktır.

KISSA VE HİKAYELER

PEYGAMBERE BAĞLILIK

*Eşyanın en hayırlısı yenisi, arkadaşların en hayırlısı eskisidir. HZ. ALÎ

Mekke'nin fethinden sonra İslâm'ı kabul edenler arasında Hz. Ebû Bekir'in babası Ebû Kuhâfe de bulunuyordu. Yaşı sekseni aşmış, âmâ bir kişi olan Ebû Kuhâfe, Hz. Peygamber'in huzurunda hidayete ermekte geç kalmışlığını telâfi edercesine aşkla kelimei şehadet getiriyordu. Bu esnada sevinmesi gereken "Sıddıyk" lakaplı Ebû Bekir ağlıyordu. Fakat bu ağlayış bir sevinç ağlayışı değil üzüntü ağlayışıydı. Bu, meclisteki herkesin hayretine sebep olmuştu. Sordular:

- Ey Ebû Bekir, neden sevinilecek bir günde gözyaşı döküyorsun? Cevap verdi:

- Allah'ın Resulünün en büyük arzusu amcası Ebû Talibin müslüman olmasıydı. Fakat bu dileği bir türlü gerçekleşmedi. Ben isterdim ki şu anda benim babamın yerinde şehadet getiren Ebû Talib olsun, babamın Müslüman olmasından dolayı benim gönlüm hoşnud olacağına, amcasının Müslüman olmasından dolayı Allah Rasûlünün gönlü hoşnud olsun. İşte bu olmadığı için ağlıyorum.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2006

[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: