6 Ağustos 2008 Çarşamba

BAŞARILI OLMAK

BAŞARILI OLMAK[1]

*Hiçbir kimse başarı merdivenlerine elleri cebinde tırmanmamıştır. J.Keth MOORHEAD

Başarı; Bir işi olumlu neticelendirmek, bir işte elde edilen yararlı başarılı sonuç, muvaffakiyet, üstesinden gelinen başarılan iş. Başarı göstermektir.[2]

Başarılı insanlar sevilirler. Başarılı olan insanın kendine olan güveni artar.

Gerçek başarı Allah’ındır. Her şeyi layıkıyla yaratan, yöneten ve şekil veren odur. Ancak insanlar kendi cüzi iradeleriyle yaptıkları az şeylerden büyük başarılar beklerler. Başarılı olanlar eğer gerçek güç ve kudret sahibinin Allah olduğunu idrak ederlerse o zaman peygamberlerin gönderiliş gayesini idrak etmiş olurlar. Peygamberler kendilerine verilen vazifeyi layıkıyla yerine getiren ve %100 başarıya ulaşan insanlardır. Hal böyle iken onlar gerçek başarının Allah’tan olduğunu en iyi bilenlerdir.

Kur'an-ı Kerîm’de bu konuda şu Ayet-i Kerîme bize ışık tutmaktadır:

Secde 5. Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde O'nun nezdine çıkar.

6. İşte, görülmeyeni de görüleni de bilen, mutlak galip ve merhamet sahibi O'dur.

ذَلِكَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ {6}

Bir öğrencinin tahsil hayatına devam edip etmeyeceği daha ilkokul sıralarında belli olur. Zeki, kabiliyetli, okumaya hevesli çocuklar hemen kendilerini belli ederler.

Eğitim tarihi boyunca, maalesef ehliyetsiz öğretmenlerin eline düştüğü için, okuldan soğuyan ve tahsil hayatına devam etmeyen, üstelik "geri zekalı" damgası yiyen birçok dahi insan biliyoruz. Yüzlerce icadı gerçekleştiren Edison da bunlardan biriydi. İlkokul öğretmeni onun annesini çağırmış “Çocuğunda okuyacak zeka yok, boşuna ümitlenip de vakit kaybetme. Götür bir ustanın yanına çırak ver, belki bir meslek öğrenir.” demişti.

Bir öğrencinin başarılı olması için sadece öğretmenin ehliyetli ve bilgili olması yetmez. Öğrencinin de üzerine düşeni yapması gerekir.

KISSALAR VE HİKAYELER

KURTLA KOYUNLAR

*Ana-babalarımız tesadüfle, arkadaşlarımız seçimle kazanılır.DELİLLE

Mâlik bin Dinar’dan:

“Ömer bin Abdülazîz hilâfet makâmına geçtiği zaman, dağlardaki çobanlar:

«–İnsanların idâresini sâlih bir kimse üstlendi.» dediler.

Onlara:

«–Bunu nereden bildiniz?» diye soruldu.

Onlar da:

«–Hayvanlar bile huzûr ve sükûn içinde...» dediler.”

Muhammed bin Uyeyne’den:

“Ömer bin Abdülazîz halîfe iken Kirman’da koyun güderdim. Halîfenin rûhâniyet ve adâletinden dolayı bana koyunlar ile kurtlar âdetâ birlikte dolaşır gibi görünürdü. Bir gece ansızın kurtların koyunlara saldırdığını gördüm. Şaşırdım. Sanki dünyâ, bütün huzûr ve sükûnunu kaybediyor gibiydi. İçimden:

«Şu âdil hak dostu halîfe ölmüş olmalı!» dedim. Araştırdım. Ömer bin Abdülazîz’in o gece vefât ettiğini öğrendim.”



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2006

[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: