11 Ağustos 2008 Pazartesi

HOŞ GÖRÜLÜ OLMAK

HOŞ GÖRÜLÜ OLMAK[1]

*İnsanın iyi geçinmesi hiç kusursuz olmalarıyla değil, birbirlerinin kusurlarını

hoş görmeleriyle sağlanır. A. TOQUEVİLLE

Hoşgörü; Müsamaha, hoş görme, göz yumma, aldırmama. Birisinin yaptığı bir hatadan dolayı yerilmemesidir, müslüman bilhassa dünya işlerinde hoşgörülü davranmalıdır. Herkesin her eksiğini pat diye yüzüne vurmamalı zamanla düzelmesini beklemelidir. Kendisininkilerle çelişse bile, başkalarının düşünce ve delillerini rahatlıkla dile getirmelerinden rahatsız olmama, onların geçerliliklerine karşı tepki göstermeme tutumudur.[2]

Gerçek Müslüman kardeşine kızsa dahi kızgınlığını gizlemeyi, onu affetmeyi aşağılık ve ar olarak görmediği gibi, bilakis kendisini Allah’a yaklaştıracak bir ihsan olarak değerlendirir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:

الَّذِينَ يُنفِقُونَ فِي السَّرَّاء وَالضَّرَّاء وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ {134}

(Âl-i İmran,134) O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.

Bu dinin emirlerini nefsine sindirmiş müslüman kin tutmaz. Öfkesini yendiğinde karşısındakini affeder ve böylece ayette zikri geçen muhsinler zümresinde iyilik yapanlardan olur. Müslüman, kardeşini affederek ona yöneliyorsa, aslında kardeşine karşı alçak gönüllülük yapıyor ve Allah için affediyor demektir. Çünkü Resulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

Affeden kula Allah şereften başka birşey arttırmaz. Allah için alçak gönüllülük yapmamış hiçbir kimse yoktur ki, Allah onun mertebesini yükseltmesin. (Müslim)

Bu “şeref” ve “yükseklik”, kula Allah’ın verdiği iki mükafattır. Bu iki vasfın kendinde toplandığı müslüman, Allah’ın sevdiği muhsin kullardan ve insanların da sevdiği örnek insanlardan olur. İnce ruhlu müslümanın kalbinde kine yer yoktur. Dinini anlamış ve dininin nasları kalbinin derinliklerine nüfuz etmiş bir müslüman, affetmenin ve Allah’ın bağışlanması için kalp temizliğinin kıymetini idrak eder. Rasulullah (s.a.v.) bu hususu şöyle açıklamaktadır:

Üç günah dışındaki günahları Allah, dilediği kimseye bağışlar: Allah’a şirk koşmadan ölen, sihirbazlara uyan bir sihirbaz olmayan ve bir kardeşine kin tutmamış olan.

Müslüman, hoşgörü sahibi ve bağışlayıcıdır. Hoşgörü konusunda Hz. Muhammed (A.S.) en güzel örnektir Müslümanlar, sadece kendi din kardeşlerine değil diğer dinlerden olanlara da hoşgörülü davranmak zorundadırlar

Peygamber Efendimiz sık sık insanların gönlünü alır, onlara iltifat ederdi. Özellikle kabiliyetli, fedakâr, akıllı ve İslâmî hizmetlerde gayretli olan sahabîlere yaptığı değişik iltifat dolu sözlerle onları sevindirirdi. Onlar da bu iltifat sonucu çocuk gibi sevinir ve âdeta bayram ederlerdi.

Hazret-i Ali Efendimiz anlatıyor:

"Bir gün ben, Cafer ve Zeyd Peygamber Efendimizin huzuruna gittiğimizde Zeyd'e:

-Sen bizim kardeşimiz, dostumuz ve arkadaşımızsın, buyurdu. Zeyd sevincinden yerinden sıçrayarak oynaya oynaya gitti. Kardeşim Cafer'e de:

-Sen hem huy, hem vücut yapısı bakımından bana benziyorsun, buyurdu. Cafer de sevincinden Zeyd gibi sıçrayıp oynaya oynaya gitti. Ondan sonra Peygamber Efendimiz bana da:

-Sen bendensin, ben de sendenim, buyurdu. Ben de Zeyd'in arkasından sıçrayıp oynaya oynaya çıktım.

KISSA VE HİKAYELER

KÖR MÜSÜN?

*Gücü yaratan şey düşüncedir. PASCAL

Hazret-i Ömer bir gün daracık bir yerde adamın birinin ayağına basmış. Yoksulmuş adam. Ayağına basılınca fena halde canı yanmış. Fakat ayağına basanın Hazret-i Ömer olduğunu fark edememiş. Böyledir. Canı yanan kimse, dostu düşmandan ayıramaz.

Kızmış Ömer’e (r.a.), “kör müsün be adam?” diye çıkışmış. Adaletle dünyaya şöhret salmış olan Halife, “kör değilim, kaza oldu, özür dilerim” demiş, “beni bağışlayın”

Onlar öyleydi. İnsaflı, insanlara karşı hoşgörülü, adil ve sevgi doluydular. Akıllı insanlar alçakgönüllü olur. Meyvesi çok olan dal, yere eğilir, kavis gibi kıvrılır. Hayatında tevazu gösterenlerin başı hesap günü dik durur.

Kıyamet gününden korkuyorsan, senden korkanların hayatından geç.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2006

[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: