11 Ağustos 2008 Pazartesi

İHLÂSLI OLMAK

İHLÂSLI OLMAK[1]

*KİM KIRK SABAH ALLAH’A İHLÂSLI OLURSA, KALBİNDEN LİSANINA HİKMET ÇEŞMELERİ AKMAYA BAŞLAR. HADİS-İ ŞERİF

İhlâs; İbadetleri ve her türlü iyiliği, dünyâ menfaatini düşünmeden, sırf Allah rızası için yapmak demektir. Yapılan hiçbir ameli nefsi için yapmamak, yapılan amele menfaat veya beklenti katmamaktır. Her işi Allah için yapmak ve yapılmayan her şeyi Allah için yapmamaktır. Böyle bir hâle, "Hulûs" da denir, Yapılan görevlerin değerleri ihlâsa göre artar. İhlâs peygamberlerin sıfatıdır.

İhlâs, kişinin bütün varlığı ve benliği ile Allah’a kulluk etmesi ve bu kulluğunda da ondan başkasını düşünmemesidir. İhlâsta Hakkın rızâsı talep edilir, yapılan işlerde, riya, gösteriş, menfaat ve şöhret gayesi güdülmez. İhlâs, Cenâb-ı Allâh’a yakınlaşabilme gâyesiyle her türlü dünyâ menfaatlerinden kalbi koruyabilmektir.

İhlâsın zıddı riya ve gösteriştir. Bu da insanı şirke sürükler. Riyakâr bir insan, temiz ruhlu, iyi bir insan değildir. Yaptığı işlerin mükâfatını Allah'tan dilemeğe yüzü olmaz. Bir hadis-i şerifte buyurulmuştur:

Şüphe yok ki Allah, sadece kendisi için yapılan ve kendi rızası için istenen bir işi kabul eder. Şüphesiz Cenab-ı Allah sadece kendisi için ve kendisinin rızası için olmayan bir amelden başkasını kabul etmez. (Nesâî, cihad, 24)

Böyle olunca her işe başlandığı zaman niyette ihlâs, yani her türlü dünyevî karşılık beklemekten uzak olmak gerekmektedir. Cenâb-ı Hakk’ın rızası ihlâs ile kazanılır. Yoksa ihlâs kişinin başarı ve becerileriyle elde edilemez. Bazen ihlâs ile söylenmiş bir tek kelime ile kişi kurtuluşa erer ve Cenab-ı Hakk’ın rızasını elde edilebilir. Bazen bir tek adamın irşadı, bin kişinin irşadı kadar Allah rızasına sebep olur.

Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurur: Ben Cebrail’den ihlâsın ne olduğunu sordum. Şöyle cevap verdi: Ben de Aziz ve Celil olan Allah’a: “İhlâs nedir?” diye sordum o şöyle buyurdu:

-İhlâs benim bir sırrımdır. Onu kullarımdan sevdiğim kimselerin kalbine koyarım.

İmam Kuşeyri anlatır: Horasan sultanı ve kahramanlarından Amr bin Leys öldükten sonra onu salih bir zat rüyada gördü ve aralarında şu mukaleme geçti:

-Allâh sana ne muamelede bulundu?

-Allâh beni affetti.

-Allâh seni ne sebeple afvetti? Hayatında nasıl bir amel işledin ki afva mazhar oldun?

Bunun üzerine Amr bin Leys şöyle cevap verdi:

-Günlerden bir gün yüksek bir tepeye çıkmıştım. Oradan askerlerime baktım. Onaların çokluğu ve ihtişamını seyredince:

-Keşke Rasûlullâh (s.a.v.) zamanında vaki olan gazvelere ordumla beraber iştirak edip de O’nun uğurunda fedayı can eyleyen bahtiyarlardan olabilseydim, diye hislendim. İşte bu niyet ve iştiyakımdaki ihlâs sebebiyle yüce Allâh, bana rahmetiyle muamele ederek günahlarımı bağışladı ve beni sonsuz nimetleriyle mükafatlandırdı.

Buna göre kul, yapamadığı bir amelden bile ihlâs ve samimiyetinin bereketi neticesinde nice lutuflara mazhar olmaktadır. Nitekim Rasûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

Mü'minin niyeti (maksad ve ihlâsı) amelinden hayırlıdır. (Suyuti, Camius Sagir II,194)

İslam nazarında da amellerin değeri, onların ortaya çıkmasına sebep olan niyet ve ihlâs ile ölçülür. Yani bir fiilin ortaya çıkmasında onu yapan kişinin maksadı ne ise ona göredir. Nitekim bir hadisi şerifte: Ameller, niyetlere göredir. (Buhari, iman, 41) buyurulmuştur.

Hadis-i şeriflerde de şöyle haber verilmiştir.

İbâdetlerinizi ihlâs ile yapınız! Allahü teâlâ, ihlâs ile yapılan işleri kabûl eder. (Mektûbât-ı Rabbânî)

KISSA VE HİKAYELER

HASTA

* EĞER BİLGİ VE KEMAL SAHİBİ DEĞİLSEN SUSMAN HAYIRLIDIR.

ŞEYH SADÎ

Devrin Halifesi Hz. Şibli'nin hastalandığını duyunca onu tedavi etmesi amacıyla bir doktor göndermişti. Mecusi olan doktor hastasına:

-Bir isteğin var mı? Ne istiyorsun? diye sordu. Hz. Şibli:

-Senin Müslüman olmanı istiyorum. Doktor:

-Peki ben Müslüman olursam sen iyileşip hasta yatağından kalkacak mısın? diye sorunca da ondan şu cevabı aldı:

-Evet. Mecusi doktor bunun üzerine Müslüman olduğunu açıkladı. Doktorun Müslüman olduğunu işiten Hz. Şibli hasta yatağından kalkıp iyileşti. Bu haber halifeye iletildiğinde ise halife şöyle dedi:

-Ben hastaya doktor gönderdiğimi zannetmiştim, oysa doktora hasta göndermişim.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

Hiç yorum yok: