20 Eylül 2008 Cumartesi

ZİNA ETMEK

ZİNA ETMEK[1]
* BİR KEDİNİN DOKUZ CANI, BİR KADININ DA DOKUZ KEDİ KADAR CANI VARDIR. FULLER
Zina, Âkıl ve bâliğ olan (akıllı, ergenlik çağına ulaşmış) kadın ve erkeğin aralarında nikâh olmadan gayr-i meşrû münâsebette bulunmalarıdır. Zina eden erkeğe "zânî" kadına ise "zâniye" denir.
Hanefîler, bir fıkıh terimi olarak zinayı şöyle tarif etmişlerdir: İslâmî hükümlerle yükümlü bulunan bir erkeğin, kendisine cinsel istek duyulacak yaştaki diri bir kadına, İslâm ülkesinde nikâh akdine veya cariyelik gibi haklı bir nedene dayanmaksızın önden cinsel temasda bulunmasıdır.
Zina, semavî ve ilâhî dinlerin hepsine haram kılınmış ve şiddetli ceza müeyyideleri konmuş ve icra edilmiştir.
İslamda evlilik dışı cinsî ilişki haramdır; çünkü bu, ne­sebin (soyun) karışmasına, nesillerin mahvolmasına, ailelerin dağılmasına, hısımlık bağlarının kopmasına, bulaşıcı hastalıkla­rın yayılmasına, kadının eşya gibi pazarlanmasına, şehvet duy­gusunun azarak ahlakı dejenere etmesine sebep olmaktadır.
İslam bu münasebete götürecek yolları bile haram kılmıştır. Kur'an-ı Kerîm’de Yüce Mevlâ şöyle buyurmaktadır:
"وَلاَ تَقْرَبُوا الزِّنَآى اِنَّهُ كاَنَ فاَحِشَةً. وَسَاءَ سَبِيلاً." 32
Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur. (İsra, 32)
İslam alimleri, kesin olarak yasaklanan zinanın; dini, aklı ve rızkı noksanlaştırdığını, Allah’ın gazabına uğrattığını, dua ve ibadetlerin kabul olmasına engel olduğunu ve nesli bozduğunu söylemişlerdir. Zina bu fenalıklarından dolayı büyük günah sayılmıştır. Nefsi ve nesli bozan bu davranışta muhakkak ceza görecektir.
İslãm'ın amaçlarından biri de nesillerin korunması, sağlıklı bir toplum yapısının oluşturulmasıdır. Bu bakımdan fuhuş ve fuhşa götüren bütün davranışlar zinaya yaklaştıran tutumlar olarak haram kılınmış; mümin erkek ve kadınların gözlerini haramdan sakınmaları, kadınların tahrik edici bir şekilde giyinip süslenmemeleri emredilmiş; mahrem olmayan kadın ve erkeklerin birbirlerine dokunmaktan, şehevî arzuları kabartan söz ve davranışlarda bulunmaktan sakınmaları istenmiştir. Ayrıca kadının erkeğin cinsî duygularını uyandıracak şekilde yürümesi de hoş görülmemiştir
KISSA VE HİKAYELER

KABİRDE KONUŞAN GENÇ
* KÖTÜ KIZDAN İYİ KARI OLMAZ. FRANKLIN
Takva sahibi olmak, hayatın her döneminde güzel. Ama fırsatlar çağı gençlikte bir başka güzel. Güce, kuvvete, güzelliğe rağmen günahlardan sakınanların mükafatı ebedi mutluluk. Hayatın baharı şeytana satılmazsa, sonsuz bahar bir adım ötede.
Hz. Ömer'in (R.A.) halifeliği döneminde ibadet ehli, son derece takva sahibi bir genç vardı. Hz. Ömer'in hayret ve takdirle izlediği bu gencin kalbi, Allah ve Rasulü'nün (A.S) sevgisiyle doluydu. Vakit namazlarında cemaati kaçırmaz, namazdan çıkar çıkmaz evine döner ve ihtiyar babasının hizmetini görürdü.
Bu gencin evine giden yolu bir kadının kapısının önünden geçiyordu. Kadın her defasında gencin yoluna çıkarak çirkin tekliflerde bulunuyor, fakat genç, Allah korkusundan ona iltifat etmiyordu.
Yine bir gün yatsı namazını kıldıktan sonra evine giderken, kadın tekrar karşısına çıktı. Bu sefer bütün maharetini kullanarak genci kandırmayı başardı. Fakat genç, kadının ardı sıra eve girerken birden bire Allahu Tealâ Hazretleri'ni hatırladı ve korkuyla dilinden şu ayet döküldü:
Takvaya erenler var ya; onlara şeytandan herhangi bir vesvese iliştiği zaman Allah'ın emir ve yasaklarını hatırlayıp, hemen gerçeği görürler. (A'raf, 201)
Hemen ardından da bayılarak düştü. Kadın hizmetçisini çağırdı. Genci tutarak evinin önüne getirip koydular. Sonra da kapıyı çalarak babasına haber verdiler. Babası dışarı çıkınca, oğlunu baygın bir vaziyette kapının önünde buldu. Komşulardan bir kaçı genci tutup eve taşıdılar. Uzun bir müddet baygın kalan genç kendine gelince, babası:
- Evladım neyin var ne oldu? diye sordu. Oğlu:
- Bir şeyim yok. dedi. Babası:
- Allah aşkına söyle! deyince, oğlu başından geçenleri anlattı. Babası:
- Hangi ayeti okumuştun? diye sordu. Genç, ayeti okudu ve tekrar kendinden geçti. Bir de baktılar ki genç ruhunu teslim etmiş. Bunun üzerine genci yıkadılar ve gece vakti götürüp göz yaşlarıyla defnettiler. Sabah olunca olay Hz. Ömer'e bildirildi. Hz. Ömer, gencin babasına gelerek başsağlığı diledi ve:
-Bana niye haber vermedin? diye sordu. Gencin babası:
-Ey Mü'minlerin Emiri, vakit geceydi. dedi. Hz. Ömer:
-Bizi onun kabrine götürün. dedi. Hz. Ömer ve beraberindekiler gencin kabrine geldiler. Hz. Ömer (R.A):
-Ey filan kişi! Rabbin makamında durmaktan korkanlara iki cennet var. (Rahman, 46) ayetini okudu. Kabirdeki genç konuşup:
-Ya Ömer! Rabbim Cennette bana onları iki defa verdi. diye cevap verdi.[2]

[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007
[2] Hayatü's-Sahabe

Hiç yorum yok: