20 Eylül 2008 Cumartesi

ÖFKELENMEK

ÖFKELENMEK[1]
*ÖFKE, GEÇİCİ BİR ÇILGINLIKTIR; HÜKMETMEYE BAK, YOKSA O SANA HÜKMEDER.
HORATIUS
Öfke; Kızma, sinirlenme, hiddet, kızgınlık halidir. Hoşa gitmeyen bir halden dolayı gazap kuvvetinin parlayıp meydana çıkmasıdır.[2]
Kızgınlık ve darılma halleri, nefis değişikliğidir ki, haksız yere olunca kusur sayılır, pişmanlığı gerektirir. Fakat akla uyarak haksızlığa karşı olan öfke ise iyidir. Çünkü kutsal inançlar bununla korunur.
Öfke, bazı söz ve davranışlardan dolayı insanın kendisine hakim olamayıp kızması, hiddetlenmesidir. Bu kızgınlık ve hiddet sebebiyle kalp kırması, kötü söz söylemesi ve bazen işi saldırıya kadar vardırmasıdır. Bu bakımdan İslam, insanı içten içe kemiren ve insanlar arsında huzuru bozan öfkeyi hoş görmemiş ve kötü bir huy olarak zikretmiştir.
Öfke, aklı ve şuuru zayıflatan bir davranıştır. Öfkelenen insan hak ve adaletten ayrılabilir. Hakkın ve adaletin olmadığı bir toplumda ise, huzur, güven ve sevgi olamaz.
Öfke, şefkat ve merhamet duygularını öldüren şeytani bir hareket ve insan içinde alevlenen bir ateştir.
Kur’an-ı Kerim’de öfkeyi yenmek olgun müminlerin özellikleri arasında sayılmıştır.
Onlar, büyük günahlardan ve hayasızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar. (Şura, 37) [3]
Öfke, ahlâkî eksikliklerdendir. İnsanda varolan gazap kuvvetinin ifrat derecesi olan öfke, bir âfettir. Öfke anında insan doğru düşünemez. Normal davranışlarda bulunamaz. Öfkeli olarak yapılan işler hep sonradan pişmanlık duyulan işlerdir. Bunun için "Öfke ile kalkan zararla oturur" denilmiştir.
Bir anlık öfke ile cinayet işleyenlere sık sık rastlanır. Öfke ev ve iş yerlerinde huzursuzluklara ve rahatsızlıklara sebep olur. İnsan, iradesini kullanarak öfkesini yenmeye, kendisini öfkelendirenleri bağışlamaya çalışmalıdır. Cenab-ı Hak;
الَّذِينَ يُنفِقُونَ فِي السَّرَّاء وَالضَّرَّاء وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ {134}
(O takva sahipleri) bollukta ve darlıkta harcayıp yedirenler, öfkelerini tutanlar, insanların kusurlarını bağışlayanlardır. Allah da iyilik edenleri sever. (Âl-i İmran, 134) buyurmuştur.
Bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmuştur:
Kuvvetli ve kahraman pehlivan, herkesi yenen kimse değildir. Kuvvetli ve kahraman pehlivan ancak öfke zamanında nefsine mâlik olan ve öfkesini yenen kimsedir. (Müslim, Birr ve Sıla, 107).
Peygamber Efendimiz bir başka hadisinde de şöyle buyurmuştur:
Bir kimse öfkesinin gereğini yapmaya kadir olduğu halde öfkesini yenerse, Allah Teâlâ kıyamet gününde halkın gözü önünde onu çağırır, huriler içinden istediğini seçmekte muhayyer kılar. (Riyazü's-Salihîn, I, 80)
Yine Peygamberimiz öfkeyi güç ve kuvvetin değil zayıflığın ve aczin alâmeti olarak görmüştür. Öfke nefse hâkim olamamanın işaretidir. Nefislerine hâkim olamayanların sonu ise hüsrandır. Müslüman, işlerini öfke ile değil; teennî, sabır ve yumuşaklıkla halletmelidir.[4]
KISSA VE HİKAYELER
PİŞMANLIK
*ÖFKELİ BİR İNSAN, AĞZINI AÇAR; GÖZLERİNİ YUMAR. CATO
Ahmet, küçükten beri beraber olduğu, ana, baba bir kardeşten daha çok sevdiği Hamdi'yi incir çekirdeğini doldurmayan bir nedenle, kavgaya dönüşen tartışma sonucu bıçaklar. Keskin demir kötü yere batmıştır. Zavallı genç, çok geçmez ölür.
Ahmet, can kardeşi, kan kardeşi Hamdi'nin ölüsü üstüne kapanır, hıçkırır:
- Ne yaptım? Nasıl kıydım sana?
Öfke, aklı kıskıvrak bağladı ve yapaca­ğını yaptı. Artık ağlamak, hıçkırmak, dövün­mek boşuna. Giden geri gelmez.
Olgumuz burada bitmiyor. Sevgili arka­daşının kaatili olmak acısı ile olay ka­panmıyor. Yasalar, yapışıyor yakasına. adam öldürmek suçundan tutuklanı­yor uzun yıllar.
Oysa. Nurlugökparçası Peygamber Efendimiz aleyhisselamın öğüdünü bil­seydi, benimseseydi, uygulasaydı; öfkesine dizgin vuracaktı. Ne el bıçağa gidecekti, ne de arkadaşı ölecekti.
Öfke, bir tür sinir hastalığıdır. İyileş­tirilmesi gereklidir. Bunun için Allah'a sı­ğınmalı ve ondan yumuşaklık dilemelidir.[5]

[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008
[2] Sözlük manaları
[3] ÖZTOP Ömer, Kaynaklarıyla Mü’minlere vaazlar, Tuğra neşriyat İstanbul 3.baskı./519
[4] İnternet- İslam Ansiklopedisi- Akif KÖTEN
[5] İslamlık’ta iyi huy, Şevket Bilgisel, Emekli öğretmen, Dergah Yayınları, 1976, İstanbul

Hiç yorum yok: