19 Eylül 2008 Cuma

ÇOK GÜLMEK

ÇOK GÜLMEK[1]
*GÜLER YÜZ ALTIN ANAHTARDIR. (MACULAY)
Gülmek; Neşe ve sevinç ifade etmektir. Dıhk; Kendi işiteceği kadar gülmek yani sessiz gülmektir. Eğlenmek, hoş vakit geçirmek, alay etmek anlamlarındadır. Hoşlanılan veya tuhaf bulunulan haller karşısında ekseriya sesli olarak hislerini belli etmektir. Az sesle, sessiz olarak gülmek ve gülümsemek iyi bir huydur. Ancak kahkaha ile gülmek mekruhtur ve yasaklanmıştır. Müslümana yakışan, kahkaha ile gülmemektir.[2]
Gülme, insan tabiatı ile alâkalı arazdandır. Her ne kadar nefes alıp vermek gibi zaruri bir hal değilse de, gülme hissinin tesirinden kendi­mizi kurtaramamaktayız. Karşılaştığımız gülünç bir hadise veya dinle­diğimiz güldürücü bir hikâye, hislerimizi bu istikamette herekete geçir­mektedir. Benliğimizi gülme hissi kuşattığı zaman, İslâmî ölçülerin dışı­na taşmamalıyız.
Gülümsemek, güler yüzlü olmak, az gülmek, gülünç olmak, gülmek, çok gülmek, kahkahayla gülmek, yapmacık gülmek, boş yere gülmek, alay edici, incitici ve küçümseyici gülmek, güldürmek, boş yere güldürmek fiilleri arasında farklar vardır. Bunların hiçbirisi diğeriyle aynı fiil değildir. Dereceleri ve aldıkları hükümler de ayrı ayrıdır. Bunlardan bazısı teşvik edilmiş, bazısı mubah görülmüş, bazısından ise sakındırılmıştır.
Abdullah İbni Avf (ra) anlatır :
-Rasulullah Sallallahü aleyhi ve Sellem sesli olarak hiç gülmezdi. Sadece gülümserdi, tebessüm ederdi. Birisi ile konuşurken ona bütün yüzüyle dönerdi, yarı dönük vaziyette durmazdı.
Musa (asm) Hızır(asm)’dan ayrılmak zorunda kaldığı zaman ona şöyle der:
-Bana nasihat et !
-Ya Musa, düşmanlıkta ısrar etme. Sebepsiz ve lüzumsuz yere adım atma. Kahkaha ile gülme. Hata işeyenleri ve günahkarları hatalarından dolayı ayıplama. Başkalarının yaptıklarına değil kendi hatalarına ağla ey İmran oğlu .
Müslüman, asık suratlı, kaba, sert, hüzünlü olamaz. Gülmek fıtrî bir haldır. İnsanın tabiatında vardır. Kur’an’da Allahü Teâla şöyle buyurur :
وَأَنَّهُ هُوَ أَضْحَكَ وَأَبْكَى {43}
Doğrusu güldüren de O’dur ağlatan da. (Necm, 43)
فَلْيَضْحَكُواْ قَلِيلاً وَلْيَبْكُواْ كَثِيرًا جَزَاء بِمَا كَانُواْ يَكْسِبُونَ {82}
Artık kazanmakta olduklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar! (Tevbe, 82)
Ebu Hüreyre (ra) anlatır :
Allah Rasülü Sallallahü aleyhi vesellem buyurdular ki :
-Ya Ebu Hüreyre, takva sahibi ol ki insanların en çok ibadet edeni olasın. Kanaatkar ol ki, insanların en çok şükür edeni olasın. Kendin için sevdiğini başkaları için de sev ki mümin olasın. Ve, az gül. Zira muhakkak ki çok gülmek kalbi öldürür.
Kays oğlu Ahnef anlatır : Hattab oğlu Ömer (ra) bana demişti ki : “Çok gülenin heybeti az olur. Mizah yapan istihfaf edilir, küçümsenir. Bir şeyi çok yapan onunla tanınır. Çok konuşan, çok yanılır. Çok yanılanın hayası az olur. Hayası az olanın takvası az olur. Takvası az olanın kalbi ölür. Kalbi ölen, Cehennem’e daha layıktır.”
İclan oğlu Muhammed şunları söyler : “Kıyamet günü her göz ağlar. Yalnız üç sınıf göz ağlamaz. Bunlardan biri, dünyada Allah korkusundan ağlayan gözdür. Diğeri Allah’ın haram kıldığı şeylere kapalı olan gözdür. Üçüncüsü de geceleri Allah aşkı ile uyanık kalan gözdür.” İclan oğlunun söyledikleri hadis olarak ta rivayet edilir.
Gülme çeşitlerinden gülümsemek, güler yüzlü olmak ve az gülmek sünnettir. Bunlarda sadaka sevabı vardır. Bunlar kalbe hayat verir. Ruha huzur verir. İnsanları kaynaştırır, insanlar arasında güven, sıcaklık ve yakınlaşma meydana getirir. Dostlukları arttırır. Düşmanlıkları öldürür, husûmeti kırar. Kırgınlıkları önler. Şeytandan gelen kini, nefreti, öfkeyi, kızgınlığı, küskünlüğü söndürür ve yok eder.
KISSA VE HİKAYELER

GÜLMEYİ HAK ETMEK
* GÜZEL BİR GÜLÜŞ, KARANLIK BİR EVE GİREN GÜNEŞ IŞIĞINA BENZER. (TOLSTOY)
Bir defasında Hasan Basri bir genci gülerken gördü :
-Sırat köprüsünü mü geçtin yavrum?
-Hayır !
-Cennet’e yahut Cehennem’e gideceğin mi belli oldu?
-Hayır!
-O halde bu gülüş niye? Biraz ötesinde Cehennem bulunduğu halde gülen, sonunda ölüm olduğu halde neşelenebilen insanın hali ne gariptir. Dedi. O gencin bir daha kahkaha ile güldüğü görülmedi.


[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008
[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: