20 Eylül 2008 Cumartesi

KENDİNİ BEĞENME

KENDİNİ BEĞENME[1]
*BENCİLLİK DOSTLUĞUN ZEHİRİDİR. BALZAC
Kendini beğenmenin dini tabiri ucb’dur. Ucub; Fazla ibadet etmekten insanın kendisine gelen gurur kibir ve kendini beğenmedir. Kendini başkasından üstün bilmek, ayıplarını görmeyip yaptığı ibâdetleri, iyilikleri beğenerek, bunlarla övünmek demektir. Allah’ın hiç sevmediği huylardandır.
Bir insanın kendisini üstün ve faziletli sanıp başkalarını daha aşağıda görmesine "kendini beğenme" ya da dinî tabirle "ucb" denir. Çok kötü bir huy olan kendini beğenme, kibir ve gururun sonucudur; sahip olduğu nimetlerin Allah'tan geldiğini ve yine bir gün yok olup gidebileceğini düşünmemektir; insanın, aciz ve zayıf bir kul olduğunu unutmasıdır.
Kendini beğenenler, diğer insanların aklını, fikir ve düşüncelerini, davranışlarını, hatta giyim ve kuşamlarını beğenmez, nefislerinden başka bir şey düşünmez, inatçılıktan da geri kalmaz. Onlara göre kendileri değerli, başkaları değersizdir. Her yaptıkları iyi, her eksiklikleri fazilettir. Her yüksek makama onlar layıktır.
Kendini beğenme Kur'ân-ı Kerîm’de de yerilen Allahü Teâla’nın sevmediği bir hususdur bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuşlardır:
… إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُورًا {36}
Anaya babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah, kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez. (Nisâ , 36)
Kendini beğenmek, kibirle aynı anlamda gibi görünüyorsa da aralarında bir fark vardır. Mesela, bir adam dünyada tek başına kalsa, bu kişinin kibirlenmesi düşünülemez, ancak kendini beğenmesi düşünülebilir.
Kendini beğenme ilk defa şeytanın yaptığı bir iştir. Bu yüzden cennetten kovulmuş ve rahmetten uzaklaştırılmıştır. Halbuki Hazreti Âdem Aleyhissalam tövbesi ve tevazuu sebebiyle Allah Teâla'nın merhametine nail olmuş ve övgüsünü kazanmıştır.
Kendini beğenenlerin yaptıkları akıl dışı davranışlardan biri de, bol bol öğünmeleridir. Böyle bir huya yakalananların, bu durumdan kurtulmalar için, faziletli ve ahlaklı kişiler ile düşüp kalkmaları gerekir. Öyle kişileri kendilerine ayna edinerek, kusurlarını görmek ve güzel huylar kazanmaya çalışmak zorundadır: Kendi kusurlarını görmeyen bir kişinin, olgun bir ahlaka sahip olması çok zordur. Bu durumu ifade eden şöyle bir söz söylenmiştir: "Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz."
Günah işleyenin boynu bükük olur. Tevbe edebilir. Ucb sahibi, ilmi ile, ameli ile mağrur olur. Egoist olur. Tevbe etmesi güç olur. Günah işleyenlerin iniltileri, Allahü teâlâya, tesbîh çekenlerin övünmesinden iyi gelir.
Kur'an-ı Kerim'de bu konuyla ilgili olarak şöyle bir olay anlatılmaktadır:
لَقَدْ نَصَرَكُمُ اللّهُ فِي مَوَاطِنَ كَثِيرَةٍ وَيَوْمَ حُنَيْنٍ إِذْ أَعْجَبَتْكُمْ كَثْرَتُكُمْ فَلَمْ تُغْنِ عَنكُمْ شَيْئًا وَضَاقَتْ عَلَيْكُمُ الأَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ ثُمَّ وَلَّيْتُم مُّدْبِرِينَ {25}
And olsun ki Allah size birçok yerlerde ve çokluğunuzun sizi böbürlendirdiği fakat bir faydası da olmadığı, yeryüzünün geniş olmasına rağmen size dar gelip de boğularak arkanıza, döndüğünüz Huneyn gününde yardım etmişti.(Tevbe, 25)
Bozgundan sonra Allah, peygamberine, müminlere güvenlik verdi ve görmediğiniz askerler indirdi; inkar edenleri azaba uğrattı. İnkarcıların cezası budur.(Tevbe, 26)
KISSA VE HİKAYELER

YİRMİ SANİYEDE
*BİZİ BEĞENENLERİN HEPSİNİ SEVERİZ; AMA BEĞENDİKLERİMİZİN HEPSİNİ SEVMEYİZ.
LA ROCHEFOUCAULD
Şeytan hizmetçi kılığına girmiş ve yirmi sene Cüneyd-i Bağdadî Hazretleri'nin yanına gidip gelmişti. Bir türlü gönlüne vesvese vermeye, ona istediklerini yaptırmaya muvaffak olamamıştı. Birgün:
-Ey Üstad! Yoksa siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? dedi. Hazreti Cüneyd:
-Sen lanetli İblissin. İlk geldiğin andan beri seni tanıyorum, buyurdu. Şeytan:
- Ey Sultanü'l Muhakkikin! Sizin kadar yüksek dereceye ulaşan başka bir büyük zat tanımıyorum. Yirmi senedir size hiçbir isteğimi yaptırmaya muvaffak olamadım, dedi.
- Defol mel'un! Şimdi de beni kendini beğenme hastalığına düşürerek mahvetmek mi istiyorsun! Yirmi senede yapamadığını yirmi saniyede mi yapacaksın? Yıkıl karşımdan! diye bağırdı.
İnsanın en zayıf damarı "Sensin!" denilerek, koltuğunun altına girmektir. Nice cahil, günahkar, kendisini alim ve faziletli zannederek bu şekilde İslam'a zarar vermiş, verdirilmiştir. Günümüzün de en teklikeli hastalıklarından da birisi budur.[2]

[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008

[2] AKAR, Mehmet; Mesel Denizi, Nil Yayınları, İstanbul 2001, s. 147-148

Hiç yorum yok: