19 Eylül 2008 Cuma

DİNSİZLİK

DİNSİZLİK[1]
*BEN İNSANLARI VE CİNLERİ ANCAK BANA KULLUK ETSİNLER DİYE YARATTIM.
KUR’AN-I KERİM (ZARİYAT:51)
Küfür; Allahsızlık, dinsizlik, imansızlık, putperestlik, nankörlük, kafirlik anlamlarındadır. Nimeti inkar etme yani şükrün zıddıdır. Çirkin kaba ve ayıp sözler söyleme, sövmedir. Allah’ın varlığını, birliğini, peygamberlerini, vahyettiği esasları inkâr etmedir. Hak dini inkar edip, hakkı inkâr edene ve gizleyene “kafir” denir.[2]
Küfür (Allah’ı, Peygamberi, melekleri, kutsal kitapları, kader, kazayı ahiret gününü ve hayır ve şerrin Allah’tan geldiğini inkâr) etmektir. Örtmek, her şeyi örttüğü için geceye kâfir (örten) denmiştir. Terim olarak küfür, imanın zıddı yani imansızlıktır. Hakk'ı inkâr etmektir. Dinde bilinmesi ve inanılması zarûrî olan şeyleri ve dînî hükümlerden kesin olarak bildirilenleri inkâr etmek ve dinden olduğu herkesçe bilinen bir şeyi kabûl etmemek küfürdür.
Başka bir deyişle Allah'ın varlığını ve birliğini, peygamberliği, Hz. Muhammed'in Sallallahü Aleyhi ve Sellem Allah katından getirdiği kesin olarak belli olan şeyleri inkâr etmektir. İslam dininde inanılması gereken şeylere inanmayan kimseye de gerçeği örttüğü için kâfir denir. Küfür için iman edilecek şeylerin tümüne inanmamak şart değildir. Bunlardan birine veya bir kısmına inanmamak da küfürdür. İslâmiyetin ahkâmından yâni emir ve yasaklarından birini hafîf görmek, Kur'an-ı kerim ile, melek ile, Peygamberlerden biri ile alay etmek, küfür alâmetlerindendir. İnkâr etmek, yâni işittikten sonra inanmamak, tasdik etmemek demektir. Şüphe etmek de, inkâr olur. Kötülüklerin en kötüsü, Allahü teâlâya inanmamak, ateist olmaktır.
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لاَ يُؤْمِنُونَ {6}
Muhakkak ki, küfre varanları, azâb ile korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir. Onlar îmân etmezler. (Bakara, 6)
(Fir'avn ve kavmi) küfür üzere ısrâr edip, âyetlerimizi yalanladıkları ve onlara kulak asmayıp gâfil bulundukları için biz de kendilerinden intikam almak diledik ve hepsini denizde boğduk. (A'râf, 136)
Kâfir olmayı isteyen kimse, buna niyet ettiği anda kâfir olur. Küfre sebep olmayan kelime söylemek isterken, şaşırarak, küfre sebep olanı söylerse kâfir olmaz. Başkasının kâfir olmasını isteyen kimse, küfrü beğendiği için istiyorsa, kâfir olur.
Küfre sebep olan bir işi, bilerek yapmak küfür olur. Küfre sebep olan şeyi kullanan kimseye kâfir dememelidir. Bir müslümanın bir işinde veya sözünde doksandokuz küfür ihtimali olsa, bir îman ihtimali olsa, bu kimseye kâfir denilmez. Müslümana hüsn-i zannetmek lâzımdır.
Küfürden başka hiçbir günâh, hasenâtın sevâblarının hepsini yok etmez. Günâh olduğuna inanmayıp İslâmiyet'e ehemmiyet vermeyerek haram işlemek ve küfre, dinden çıkmağa sebep olan işleri yapmak, sevâpların hepsini yok eder. (Muhammed Hâdimî)
Küfür, nefs-i emmârenin hevâ ve heveslerinden (arzu ve isteklerinden) doğar. Küfürden uzak durmak İslâm'ın şartıdır. (İmâm-ı Rabbânî)
Küfür kalben olduğu gibi söz ve davranışla da olabilir. Her hangi bir zorunluluk olmadığı halde diliyle insanı küfre götürecek bir söz söyleyen, inanılması gereken şeyleri küçümseyen onlarla alay eden yahut imanla bağdaşmayan işleri yapanlar da kâfir olur.

KISSA VE HİKAYELER

VAKİT GELDİ
*KARANLIĞA KÜFRETMEKTENSE, BİR KÜÇÜK IŞIK YAKIN, DAHA İYİ EDERSİNİZ.
ANDRE GİDE
Cüneyd-i Bağdâdî, insanlara ilim öğretmek için devamlı bir meclisde nasihat ederdi. Herkes bu sohbetlere gelip istifâde etmeye başladı. Bir gün hıristiyan fakat hıristiyan olduğuna dâir görünüşte bir alâmeti bulunmayan bir genç, Cüneyd-i Bağdâdî'nin sohbet ettiği meclise gelip, Cüneyd-i Bağdâdî'ye şöyle dedi:
-Ey üstâd! Hazret-i Peygamber buyuruyor ki: Müminin firâsetinden korkunuz. Çünkü o, Allahü teâlânın nûru ile bakar. Bunun mânâsı nedir?
Cüneyd-i Bağdâdî bir müddet sustu. Sonra başını kaldırıp:
-Müslüman ol. Müslüman olmak zamânın geldi, buyurdu. Meğer o genç hıristiyan imiş. Hemen zünnârını kesip orada müslüman oldu.
İmâm-ı Yâfiî buyuruyor ki: "İnsanlar, bu hâdisede, Cüneyd-i Bağdâdî'nin bir kerâmeti var zanneder. Halbuki, bu hâdisede onun iki kerâmeti vardır. Birisi, o gencin hıristiyan olduğunu bilmesi, diğeri de, gencin, müslüman olma vaktinin geldiğini bilmesidir."[3]
[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008

[2] Sözlük manaları
[3] Evliyalar Ansiklopedisi, İhlas Yayınları

Hiç yorum yok: