1 Eylül 2008 Pazartesi

BAŞIBOŞLUK

BAŞIBOŞLUK[1]
* BAŞIBOŞLUK, SERSEMLERİN TATİLİDİR. CHESTERFIELD
Başıboşluk; Kontrolsüzlük, yönetilmemek, denetimsizlik halidir. Başıboşluk, keyfilik ve düzensizlik değildir. Zamanı değerlendirememe gününü gün etme sevdasında olmaktır. İnsanlar ise bu dağınıklıktan kurtulmalı hayatı gayeli yaşamaya çevirmelidir. Büyük hedefe, ulaşmak idealinde olmalı, ahiret hesabıni iyi yapmalı ve düzene toplum kurallarına katılma şeklinde hayat sürmelidir.
Kendimizin arkadaşlarımızın yükünü hafifletip zaferden başka hiçbir şeye imkan vermeyecek şekilde çalışmalıdır. Gece gündüz dostlarımızla ilgilenip, onlarla ilişkilerimizde sürekli başarıyı esas almalıyız. Önderlik böyledir. Biz de böyle yaparsak güçleniriz. Güçlenme tarzı budur, bunun başka tarzı da yoktur.
Aile, tarih içinde bilinen en köklü ve en temel kurumlardan biridir. Bu sebeple ailenin korunması ve varlığını devam ettirmesi dinin, felsefenin ve sosyolojinin ana temalarından biri olmuştur.
Fakat günümüzde, özellikle batı ülkelerinin öncülüğünde, çağdaşlaşma, modernleşme ve ekonomik kalkınma adına; Batıdan doğuya doğru bütün dünyada dini değerler ve ölçüler göz ardı edilerek ahlâki motifler geçerliliğini yitirerek, büyük bir başıboşluk hüküm sürmektedir.
Aile düzeninden, ekonomik politikalara kadar her şeyde vurdumduymazlık hakim olduğu için, toplumlar çevre kirlenmesinden, zihin ve bilgi kirlenmesine kadar bir dizi can alıcı sorunlarla karşı karşıya gelmektedirler. Bütün dünyada hızla artan içki tüketimi, uyuşturucu madde alışkanlığı ve müstehcen yayınlarla zihin ve bilgi kirlenmesi giderek artmaktadır. Basın ve yayının da bu tür alışkanlıkları modern ve ilerici olmanın bir şartı olarak sunmaları özellikle gençleri çıkmaza sürüklemekte, aileleri de çaresiz bırakmaktadır.
Son yıllarda özellikle müstehcen yayınlarla daha bir hız kazanan kültürel ve sosyal değişme sonucu, ailelerin çözülmesi ve dağılması büyük bir yoğunluk kazanmaktadır. Giderek büyüyen kentlerde bütün aile fertlerinin çalışmak zorunda kalması, aile ekonomisine katkıda bulunmayanların dışlanmasına zemin hazırlamaktadır. Daha çok harcama yarışı ise, eşlerin arasını açarak, boşanan ailelerin sayısını zamanla katlayarak artırmaktadır.
Aile bağlarının çözülmesi; toplumun çürümesi, ekonominin çöküşü demektir. Sağlıklı ve dengeli bir toplum için, aile kurumunun İslâmi ve ahlâki ölçüler içinde sürdürülmesi gerekir. Ailenin sağlam temellere dayandırılması için özellikle kültürel alanda zihin ve bilgi kirlenmesinin önüne geçmek gerekir. Bunun için de öğrenme ve öğrenilenlerin pratik sahada uygulanması şarttır.
Ailenin çözülmesinde ve sosyal bunalımların temelinde; "dinin olmadığı yerde, her şey serbesttir." mantığı yer almaktadır. Bu zihniyeti yıkmak için de dini değerlerin ve ölçülerin önce aile içinde uygulanması gerekir. Buradaki en önemli fonksiyon da kadına aittir. Aile içinde uygulanmayan değerlerin hayata geçirilmesi ve toplumdan beklenmesi ise söz konusu olamaz.[2]
Toplumda herkes bir sorumluluk almalı kendine bir yer edinmelidir. Başıboşluktan bir çok problemlerin ortaya çıktığı unutulmamalıdır. Bunun için aile ve eğitim insanları devamlı olumlu düşüncelere yönlendirmelidir.


KISSA VE HİKAYELER

BEN BİLMEZ MİYİM?
* "EL ELİN EŞEĞİNİ ŞARKI SÖYLEYEREK ARAR." NASREDDİN HOCA
Hani, çocuğun elinde altın top vardı. Ticari hayatı hemcinsini kandırmaktan ibaret sanan zalim çıkarcı çocuğun elindeki altın topu görünce dayanamadı. Sahip olmak için kurnazlığını sergiledi de bir sürü boncuk, cıncık teklif etti çocuğa. Çocuk dedi ki:
-Bunlara ne hacet? Beni neşelendir; şu yüksek taşın üzerine çık, eşek gibi anır, vereyim topu.
Bu olayı izleyen seyirciler de vardı amma menfaat galebe çalmış, gözü toptan başka bir şey görmüyordu. Çıktı taşın üzerine. Öyle anırdı ki, eşekler duysa idi o vakarsız menfaat anırmasını eşeklikten sarf-ı nazar ederlerdi. Çocuğa:
-Nasıl, oldu mu? Beğendin mi eşekliğimi? Beğendinse ver topu, dedi.
Taklide gerek yoktu. İki ayağı noksandı hayvanın. Çocuk dedi ki:
-Sen eşekliğinle anladın bu topun altın olduğunu, ben insanlığımla bilemez miyim?!...
Böyle menfaat-i dünyanın galebe çalıp hayvanlığı insanlıktan üstün tutan, beni Adem suretinde nice hayvanlar görürsün, bakmayı biliyorsan!...

[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007
[2] İnternet, Cahide HASEKİ

Hiç yorum yok: