20 Eylül 2008 Cumartesi

İFTİRA ETMEK

İFTİRA ETMEK[1]
*BİRİSİNE İFTİRÂ ETMEK, GIYBET ETMEKTEN DAHA FENÂDIR. (MUHAMMED HÂDİMÎ)
İftira; Bühtân, bir kimseye onda olmayan bir kusuru isnat etmedir. Bir kişiye, yapmadığı bir şeyi yaptı iddiasında bulunmaktır. Birisinin üzerine suç atmak, yalan yere birisini suçlu göstermektir. Yapmadığı hâlde kötü bir işi birisine yükleme, yalan yere birisine suç isnat etmedir. Birinin aleyhinde yalan uydurma, asılsız olarak kötü şeyler isnat etme, kasıtlı olarak kara çalmak da iftira sayılır.[2]
İftira, kelime anlamıyla kasıtlı ve asılsız suç yükleme, kara çalma anlamına gelir; bu da bir kimseyi yapmadığı bir kötülükle suçlamak demektir. İftira etmek, çok kötü bir davranıştır. Ne insanlığa ne de Müslümanlığa sığar. İftira, içi başka dışı başka olan iki yüzlü münâfikların metodudur. İftiradan sakınmak, iftiraya uğrayan mazlumlara arka çıkmak, zalim ve iftiracıları yalanlamak gerekir.
İftira; bir insanın söylemediği sözü söyledi, yapmadığı şeyi yaptı gibi söylemektir ki bu, yalanın bir çeşididir. Hatta iftira, şüphesiz katmerli bir yalandır. Bunun temelinde zan ve kıskançlık yatmaktadır. Asılsız yere insan şeref ve haysiyetini yok eden, kemiren iftira, insanlığın en, büyük belası olmakla kalmamış, tarih boyunca toplumların en çirkin hastalıklarından biri olmuştur. Bunun için iftira dinimizde şiddetli bir şekilde yasaklanmış ve büyük günahlardan sayılmıştır. Kur’an, iftira ve yalancılığı sabit olan kimsenin sözüne güvenilmemesi gerektiğini söylemektedir. İftiranın çok yönleri vardır. Fakat bunun en kötü ve çirkini ırz ve namusla ilgili olanıdır. Nice huzurlu, sıcak yuvalar, iftiralar yüzünden sarsıntı geçirerek, darmadağın olmuştur. İftiranın bu yönü o kadar ağır ve toplum için o kadar tehlikelidir ki, Kur'an, bu tehlikenin büyüklüğünü bizlerin gözü önüne sererek ibret almamızı ve iftiradan sakınmamızı istemektedir
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
انظُرْ كَيفَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الكَذِبَ وَكَفَى بِهِ إِثْمًا مُّبِينًا {50}
Bak, Allah'a karşı nasıl olmadık yalan ve iftirâ ederler. Apaçık olan bu günâhları onlara kâfidir. (Nisa, 50)
Netice olarak deyebiliriz ki, İslam’a göre insan daima kontrol altındadır. Bütün söylediklerine ve yaptıklarına dikkat etmek zorundadır. Zira insanın her davranışı tespit edilmektedir.
İnsan iyi, kötü hiçbir söz söylemesin ki, yanında gözetleyen, dediklerini zapteden bir melek hazır bulunmasın. (Kaf, 18)
İslam’a göre insan; ya hayır söyleyecek, ya da susacaktır. (Buhari, Edeb, 31) Zaten müslüman, elinden ve dilinden müslümanların güvenlik içinde bulundukları kimse olarak kabul edildiğinden kendisinden kötü düşünce ve işlerin sadır olması, yani başkaları hakkında kötü düşünmesi ve kötü sözler söylemesi kesinlikle hoş görülmemiştir. Yüce Allah:
İyice bilmediğin şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan (yaptıklarından) sorumludur. (İsra, 36) buyurarak bizleri uyarmaktadır.

KISSA VE HİKAYELER

YAHUDİLERİN İFTİRASI
* İFTİRA EŞEK ARISINA BENZER, ONU İLK VURUŞTA ÖLDÜRMEYECEKSENİZ HİÇ
DOKUNMAMAK DAHA İYİDİR. BERNARD SHAW
Musa Aleyhissalam kardeşi Harun Aleyhissalam ile birlikte yolculuk ederken o zamana kadar görmedikleri bir ağaç görürler. Hemen ardında kapısı ardına kadar açık bir ev görürler. Seslenirler bir cevap alamazlar. Evin içinde bir kanepe görürler.
Harun Aleyhissalam:
- Ya Musa! Burası hoşuma gitti. İzin ver de şu kanepenin üzerinde biraz olsun uyuyayım.
- Uyu ya Harun.
Hazreti Harun Aleyhissalam orada uyuduğu zaman ölüm meleği gelip Harun Aleyhissalam’ın ruhunu kabzeder. İlk defa gördükleri ağaç kaybolur. Ev içindeki kanepe ile semaya kaldırılır. Musa Aleyhissalam bu duruma üzülerek yapayalnız İsrailoğullarına döner. Onun kardeşiyle birlikte dağa çıkıp yalnız döndüğünü gören Yahudiler:
-Musa, İsrailoğullarının Harun'a karşı olan sevgisi yüzünden hased edip onu öldürdü, diye iftira ederler.
Musa Aleyhissalam:
- Kardeşimi öldürdüğümü ileri sürerek bana iftira ediyorsunuz. Halbuki o daha önce kendisi için takdir edilen hükmün tecellisi karşısındadır. O İlahi hüküm yerine geldi.
Yahudiler, bu iftirayı çoğaltınca Musa Aleyhissalam iki rekat namaz kıldı ve Rabbine kendisini temize çıkarması ve Yahudileri susturması için dua etti. Dua kabul olundu. Bir mücize olarak kanepe göründü. Musa Aleyhissalam'ın doğru söylediğine inandılar.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008
[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: