19 Eylül 2008 Cuma

BÜYÜCÜLÜK

BÜYÜCÜLÜK[1]
*DEMİRİ ÇÜRÜTEN PAS NASIL KENDİ İÇİNDEYSE, SUÇLUYU ASIL CEZALANDIRAN DA KENDİ VİCDANIDIR.(GANDHİ)
Büyücülük; Sihir, efsun gibi işlerle uğraşmaktır. Tabiat üstü varlıkların yardımıyla veya dünyada bulunan gizli güçlere, cinlere söz geçirmek yoluyla olağan üstü işler yapmak veya el çabukluğu ve göz bağlamalarla diğer insanların yapamadığı bazı işleri başarmaktır. Ortaçağda veya dini duyguların azaldığı zamanlarda büyücülük artar. Sihirbazlık da el çabukluğuna bağlı olarak yapılamaz denilen işleri yapmaktır.[2]
Buna Arapça'da "sihir" adı da verilir. Bir insanı istenilen şeyi yapmağa sevk eden gizli kuvvet, tabiata aykırı haller vücuda getiren etkilerdir. Bunları yapanlara "büyücü" denilir. Büyüyü şöyle tarif etmek mümkündür. Herhangi bir çıkar uğruna başkasına zarar vermeye yönelik meşru olmayan yollarla bir takım gizli kuvvetleri yönlendirerek yapılan ve gerçeğe uymayan gözbağcılık, düzenbazlık, oyunculuk şeklindeki işler. Gözbağcılık, düzenbazlık gibi oyunlarla insanları aldatan kişiye büyücü, bu kişilerin yaptığı işe büyü, bu işin meslek haline getirilmesine de büyücülük denir.
Büyü, kötü usullere başvurarak bir insanın iradesini elinden almak demektir. Çeşitli yollarla, usulleri kötüye kullanarak bir insanı yönetim altına almaya, ona istenilenleri yaptırmaya genel olarak büyü denilir. Büyü ile insanı istemediği şeylere zorlamak, ona istemediği hareketleri yaptırmak kabil değildir.
Büyücülük, her şeyden önce, dine ve inanca kesin şekilde karşıt olan, batıl inançlara dayalı bir büyüsel işlem toplamıdır. Reçeteler, formüllere dayanan, bunlara değişik anlamlar yükleyen bir uygulamadır.
Uğur, evham, kuruntu, korku, ardından da batılcılık, falcılık, sihirbazlık, fincanlık, afsunculuk, üfürükçülük, nazar boncuğu, at nalı, muska, tılsım, manyetizma, ispiritizma, ipnotizma, horoskop, astroloji, zayiçeye bakma, avuç okuma, iskambil kağıdı açma, ölülerle konuşma, ruhları çağırma, seans, ak büyü, kara büyü.v.s.. Yapısı bozuk, temeli çürük ademoğlunu tarihin şafağından bu yana kıskıvrak bağlayan yıkıcı, kahredici bilgi araştırmalarının adlarıdır bunlar. Kuşkusuz herkes de birkaçına kapılmıştır, belki de şu anda onların pençesinde olan vardır. Nedir kadını erkeği bu tutkulara çeken etkenler? Bilinemeyen geleceğin gizlerine dalabilme merakı, ruhlar dünyasını etkileme çabası, şeytana külahı ters giydirme uğraşı, düşmanın kuyusunu kazma hırsı.
Her şey yüce Allah'ın kudretindedir. Onun izini olmadan hiç kimse bir şey yapamaz. O, hep iyi olanı ister. Ama kötü ruhlu insanlar, kötülük isterler. Çeşitli yolları kullanarak baş­kalarına zarar vermeyi arzu ederler.
KISSA VE HİKAYELER
OTUZ YILLIK EKMEK
*AYNİ DİLİ KONUŞAN DEĞİL, AYNI DUYGULARI PAYLAŞANLAR ANLAŞABİLİRLER. (MEVLANA)
Şeyh Ebu Said Ebu'l Hayr (k.s.) Hazretleri, daha henüz küçükken babası onu almış Cuma namazına götürmekte idi. Yolda zamanın manevi reisi Şeyh Ebu'l Kasım Hazretlerine rastladılar. Şeyhi, çocuğun babasına:
- Bu çocuk kimindir? diye sordu. O da:
- Bizdendir ya Şeyh!, dedi.
Şeyh onların yüzüne bakarak gözleri yaşardı. Sonra da babasına:
-Ya Ebu'l Hayr, bizim dünyadan gitme zamanımız gelmiştir, fakat makamı boş görerek üzülmüştüm. Fakat şimdi senin çocuktan öyle anlıyorum ki müslümanlar istifade edecek derecede mânevi kabiliyet var. Cuma namazından sonra bu çocuğu bizim eve getir, dedi.
Namazdan sonra çocuk ve babası Şeyhin evine gittiler, dergahına girdiler... Dergahta kışlık yiyeceklerin konduğu yüksekçe bir yer vardı. Şeyh oraya bir ekmek koymuştu. Çocuğun babasına:
-Oğlunu omuzuna al da, o yukarıdaki ekmeği indirsin, buyurdu.Babası oğlunu omuzuna alıp kaldırdı. Çocuk elini uzatıp 30 yıllık ekmeği aldı ve yere inip Şeyhe verdi. Ekmek sıcacıktı.
Şeyh Ebu'l Kasım Hazretleri ekmeği aldığı zaman gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Ağlayarak ekmeği ikiye böldü, bir parçasını çocuğa verdi, bir parçasını da kendi yedi. Babasına hiç vermedi. Çocuğun babası:
- Ya Şeyh, bu arpa ekmeğinden bir parça da bize nasip olmayacak mı? dediğinde, Şeyh:
- Ya Ebu'l Hayr! Otuz senedir, bu ekmek orada durmakta idi. Bana bu ekmek kimin elinde yeni fırından çıktığı gibi kimin elinde sıcak olursa, onda alemin istifa edeceği vaad edildi. Bu vaadin tamamı senin oğlunda olsa gerektir. O zatın senin oğlun olması şeref olarak sana yetmez mi? buyurdu.
Şeyh Ebu'l Kasım Hazretleri, kendi yerini alacak "Büyük Veli" yi bulmuştu.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007
[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: