19 Eylül 2008 Cuma

DÜNYAYI SEVMEK

DÜNYAYI SEVMEK[1]
* BU DÜNYA KISA BİR ZAMANDA GİDECEK, ÖBÜR DÜNYA GELECEKTİR; ÇOK UYANIK OL. KUTADGU BİLİG
Dünya, ahiretin tarlası hükmündedir ve ahireti kazanma adına insana bahşedilmiş yegane fırsattır. Bundan dolayıdır ki, dünya ile ahiret arasında sıkı bir irtibat vardır. Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’inde:
Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu gözet. Dünyadan da nasibini unutma; Allah sana nasıl iyilik ettiyse sen de öyle iyilik et, yeryüzünde bozgunculuk isteme, çünkü Allah bozguncuları sevmez! (Kasas, 77) buyurarak, dünya ve ukba hayatımız adına bize önemli ölçüler vermektedir. Ayette Allah’ın lütfetmiş olduğu nimetlerin, ahireti kazanma yolunda kullanılması ve bunun yanında, “dünyadan da nasibini unutma” ifadesiyle, dünyanın kesben terk edilmemesi üzerinde durularak insanlara, dünyada aziz ve şerefli olarak yaşama imkanlarını araştırmaları gerektiği mesajı verilmektedir.[2]
Dünyada, dünya mallarına sahip olmak için çırpınanlar, helâl-haram demeden dünya malı toplayanlar topraklar altında türlü azaplarla inleyecek ve diyecekler ki:
-Ya Rabbi, bizi kısa bir müddet için olsa dahi dünyaya göndersen de biraz ibâdet etsek ve senin rızânı kazanmak için gecemizi gündüzümüze katsak ne olur. (Yani namaz kılmak, kelime-i tevhidi getirmek isteyecekler). Onların bu şekilde yalvarıp yakarmalarına şöyle cevap verilecek:
-Sizler dünyada hiç de az kalmadınız. Ama bu ömrü dünya muhabbeti uğruna, bile bile israf ettiniz. Sizlere bitmez tükenmez nasîhatlar verildi. Tatmakta olduğunuz azapların mutlaka başınıza geleceği sizlere tekrar tekrar anlatıldı. Bu şartlar altında artık mazeret beyân etmeğe hakkınız yoktur. Çünkü dünya kulluk yeri idi, halbuki burası hesap yeridir.
Ama işlerin hakikatını toprak altına girdikten sonra anlamanın, insanoğluna hiç bir faydası tasavvur olunamaz.
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ashabından olan Ebu Hallâd radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki:
Bir kimseye dünyaya karşı zühd ve az konuşma hasletlerinin verildiğini görürseniz ona yaklaşın (ve sözlerini dikkatle dinleyin). Çünkü o hikmetli sözler eder-veya ona hikmet ilham edilir.
Kur'ân-ı Kerîm’de de Yüce Rabbimiz bizlere şöyle buyurmuşlardır:
مَن كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الْآخِرَةِ نَزِدْ لَهُ فِي حَرْثِهِ وَمَن كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الدُّنْيَا نُؤتِهِ مِنْهَا وَمَا لَهُ فِي الْآخِرَةِ مِن نَّصِيبٍ {20}
Her kim ahiret kazancını isterse, biz onun kazancını artırırız, her kim de dünya kazancını isterse ona da ondan veririz, ama onun ahirette hiçbir nasibi yoktur. (Şura, 20)
Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azap; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. (Hadid, 20)

KISSA VE HİKAYELER

DÜNYALIĞI SEVMEK
* DÖNEK DÜNYA VEFASIZDIR, SAADETİ KARARSIZDIR; HER NE VERDİ İSE, ÇABUCAK ALIR. KUTADGU BİLİG
Hz. İsa (Aleyhissalam) bir gün seyahat ederken, dağda bir ihtiyara tesadüf eder ki, ihtiyar güneşin sıcağında ibadet ve taat ediyor. Hz. İsa (Aleyhissalam):
-Ey ihtiyar, güneşten, kardan ve yağmurdan korunacak derecede bir şey yapıp da içinde ibadet etsen olmaz mı?
-Ya Nebiyallah, peygamberlerden duydum ki, dünyada 700 yıldan fazla ömür sürülmezmiş. O sebeple o kadar ömrü dünya tamirine sarf etmeyi uygun görmediğim için bu hali seçtim.
-Ey ihtiyar, sana bundan daha acib bir şey haber vereyim. Ahir zamanda bir kavim gelecek ve ekserisinin ömürleri 100 yıla varmayacak. Böyle olduğu halde 1000 yıllık ömür tedariki ederek, çok yüksek binalar, köşkler, bağ ve bahçeler ve nice mülkler bina edecekler.
-Ya İsa, eğer o zamana ulaşsaydım, Allahu Teala hakkı için o kadar ömrü bir secdede geçirirdim, der.[3]


[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008
[2] GÜLEN Fethullah, Fasıldan Fasıla 4, s:49-50
[3] Büyük Dini Hikayeler

Hiç yorum yok: