20 Eylül 2008 Cumartesi

KOĞUCULUK YAPMAK

KOĞUCULUK YAPMAK[1]
*ŞUNU İYİ BİL Kİ, BAŞKASINDAN SANA LAF GETİREN MUTLAKA SENDEN DE ONA LAF GÖTÜRECEKTİR. HASAN BASRİ RADIYALLAHÜ ANH
Koğuculuk; Nemime, Söz gezdirme, laf taşıma, fitçilik, çekiştiricilik, dedikoduculuktur. Bir kimse aleyhine söylenen sözleri bir kötülük maksadıyla o kimseye ulaştırma demektir.[2]
Bu çok kötü bir huydur. Bu yüzden nice dostların arası açılır, nice düşmanlıklar ortaya çıkar.
Birinden laf alıp diğerine götürmek de ahlâksızlıktır. Haramdır. Çünkü bu huyda olanlar, insanlar arasına nifak saçarak kardeşlik bağlarını gevşetirler. Toplum içinde huzursuzluklara, geçimsizliklere sebep olurlar.
Laf taşıyıcılar, ahlâken en menfur insanlardır. Bazı insanlar, rakiplerini, iş arkadaşlarını gözden düşürmek için koğuculuk yaparlar. Böyle bir davranış neticesinde birçok ailelerin başına büyük felaketler gelir.
Dostları, ahbapları çekiştirip, biribirine düşürmek, karı-koca, akraba ve hısımları, baba ile oğul ve kardeşler arasını açmak için gammazlık yapmak, cemaatler veya sanat ve ticaret erbabı arasında laf taşımak, bir insanı mevkiinden düşürmek için onun aleyhinde bulunmak, ondan söz taşımak bu tip bir koğuculuktur.
Bir kimseye, o kimse hakkında bir başkasının söylemiş bulunduğu bir sözü ya da o kimseye yönelik yapmış bulunduğu bir işi gördüğünü veya duyduğunu öne sürerek ulaştırma, aktarma, götürme işi yani söz taşıyıcılık da bir çeşit koğuculuktur. Şahit olunan bir olayı veya sözü, kötülük ve fesat maksadıyla başka yerlere götürüp ve yaymak demektir. İslamiyet, bu kötü hasleti yasaklamıştır.
Bir ayet-i kerime’de:
وَلَا تُطِعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَّهِينٍ {10} هَمَّازٍ مَّشَّاء بِنَمِيمٍ {11}
Ayıp araştıran, koğuculukla söz gezdiren kimseye itaat etme, (Kalem, 10-11) buyurulmaktadır.
Allah Teâlâ ötekini berikini dil ile yaralayan, insanlar arasında ara bozmak ve fesat çıkarmak amacıyla laf getirip götürene itaat edilmesini yasaklamıştır. Çünkü o, fitne saçan, kin eken, ilişkileri ke­sen ve toplumu birbirinden ayıran kimsedir; iki dostu birbirine düş­man, iki kardeşi birbirine yabancılaştıran, karı koca arasını açıp bir­birinden nefret ettiren, evlâdı babasına karşı savaştıran ve babayı çocuklarına karşı zıt tavır aldırandır. O, apaçık bir kavga ve şer ha­bercisi, odun hammalı ve ateş yakıcısıdır. Onun için ona boyun eğmek haramdır ve onu bundan vazgeçirmek gerekir. Sakın onun sözüne aldırma. Onun dilinin altında daima düşmanlık ve husûmet vardır. Zira o fâsıktır. Allah Teâlâ bu gibilerin verdikleri haberlerin doğru­luğunu araştırmamızı emir buyurmuşlardır.
Gıybette, bir kimse hakkında konuşma vardır. Konuşulanın konuşanları ilgilendirip ilgilendirmemesi, veya doğru olup olmaması da gıybet fiilini değiştirmez. Eğer konuşulanlar yalansa, hem gıybet hem iftirâ edilmiş olur. Konuşulanlar doğru ise, gıybet yapılmış olur.
Koğuculukta ise, anlatılan şeyler kendisi ile konuşulan kimseyi ilgilendiren bir konuda olmaktadır: "Senin hakkında şunu dedi veya senin aleyhinde şunu yaptı" gibi... Kendisine söz götürülen kimsenin sıradan biri olması ile herhangi bir konuda yetkisi bulunan bir görevli olması arasında fark yoktur. Bu bakımdan jurnalciler ve ihbârcılar da "koğucu" konumundadır.
İslam dini, koğuculuk suretiyle birbirlerinin hatalarını yaymayı haram kılmış, başkalarının ayıplarının örtülmesini de emretmiştir. Söz taşıyan insanlar, size başkalarını çekiştirmeleriyle belli olur. Onları tanımak için çok gayrete gerek yoktur. En iyisi onlara başkalarından söz etme fırsatını vermemek, onları dinlemekten kaçınmaktır.
Cemiyetin ahengini bozan bir başka husus da arkadan çe­kiştirmedir. Kur'an-ı Kerim bunu da yasaklar; insanların mert olmalarını ister. Koğuculuğun kötü bir davranış olduğunu ifade eder.
Ancak, Allah için yapılan şahitliktir ki, bunun dışındadır. Ancak, söz taşımanın, lâf götürüp getirmenin koğuculuk sayılamayacak, kınanamayacak bir türü daha vardır ki, o da, Peygamber Efendimiz Hazretlerinin:
İnsanların arasını düzelten ve hayır maksadıyla söz ulaştıran veya hayır kastıyla yalan söyleyen kimse, yalancı değildir, (Tecrid-i Sarih Tercümesi, 1156 Sayılı Hadis) mealindeki hadislerinde belirtmiş olduğu türden olandır. Şeklen koğuculuğa benziyor olmasına karşılık, niyet ve maksat bakımından onunla taban tabana zıt bir davranış biçimi.[3]

KISSA VE HİKAYELER

İBRET DOLU BİR KISSA
*KOĞUCU, SİHİRBAZDAN DAHA ŞERLİDİR. SİHİRBAZIN BİR AYDA YAPAMADIĞINI, KOĞUCU BİR SAATTE YAPAR. EKSEM OĞLU YAHYA
Rivayetlere göre, sâlih kişilerden biri elindeki cariyesini satılı­ğa çıkarmış, müşteri çıkınca, sâlih kişi müşteriye demiş ki:
-Bak kardeşim, bu cariyenin hiç bir ayıp ve kusuru yoktur. Yalnız ve yalnız ikiyüzlüdür ve koğuculuk yapar. Müşteri böyle olmasına itiraz etmeyerek cariyeyi satın alıp evine götürdü. Çok geçmedi ki, câriye huyu itibariyle yerinde duramaz oldu. Efendisiyle hanımının arasını açma­yı düşündü ve bunun için bir plân hazırladı. Bir gün hanımefendisine giderek mühim bir şeyden bahsetmek istediğini söyledi. Hanımefen­di kulak kesildi, dinliyorum seni dedi.
Câriye gözleri nemlenerek dedi ki :
-Çok sevgili hanımım! Çok iyiliğinizi gördüm. Beni evlâdınız gibi seviyor ve koruyorsunuz. Fakat efendiniz başka bir kadına mey­letmiş vaziyette. Buna bir çare bulunmazsa yakın gelecekte aile yuvanız yıkılabilir ve bu saadetli günleriniz karanlığa boğulabilir!
Bu haber hanımefendiyi birdenbire sarstı, adetâ şuursuz kesildi ve:
-Acele söyle, kiminle bu anlaşma? Efendim nasıl olur da ben­den başkasını sevebilir?
Câriye yine o nemli gözleriyle :
-Muhterem hanımım! Üzülmeyin bunun bir çâresi vardır, becerebilirseniz, her şey hallolur, efendimiz de yalnız kendi evine bağlanıp kalır. Bu gece efendi uyuyunca usturayla onun sakalından bir kıl kopar, kâfi...
Hanımefendi bütün samimiyet ve saflığıyla buna inandı. Câriye bu kez oradan kalkıp efendisinin yanına gitti ve ona :
-Size çok mahrem bir haberim vardır, müsaade buyurursanız anlatayım! dedi.
Efendisi müsaade edince câriye şöyle bir haber verdi:
-Efendim, siz veliyy-î ni'metim olarak bulunuyorsunuz. Sizin aleyhinizde olacak bir şeyi duyar da haber vermezsem, nankörlüğün en kötüsünü yapmış olurum. Hanımefendi başka bîr erkekle anlaştı­ğı için bu gece sizi usturayla boğazlamaya karar vermiştir. Aman bir hal olmasın, sakın uyumayın!
Bu haber efendiyi sarstı, önce inanamadı, cariyenin gözlerinin nemine, konuşmasındaki ciddiyet ve samimiyetine bakarak inanmak zorunda kaldı. O gece hiç uyumamaya karar verdi. Netice uyku za­manı gelince herkes odasına çekildi. Efendi de uyur gibi gözlerini kapadı, gelecek olan tehlikeyi tesbite çalıştı. Gecenin üçte biri geç­mişti ki, hanımefendi elindeki usturayla odaya girdi. Efendi hemen yerinden fırlayıp karısını bir hamlede vurup öldürdü, derken iki tara­fın akrabası birbirine girdi bir nice kişiler yok yere can verdi.
Bunun içindir ki büyük âlim Yahya bin Eksem diyor ki: “Koğuculuk yapan kimse, sihirbazdan daha kötüdür, adam öldü­renden daha canidir. Koğucunun ve ikiyüzlünün bir saatte îşleyeceği fitne ve fesadı sihirbazla cani bir yılda işleyemez.”
İslâm ahlâkçılarından Eksem bin Seyfî diyor ki: «Dört tip insan vardır ki bunların ikisi hem dünyada, hem de âhirette zelil ve hakirdirler. İkisi ise yalnız dünyada hakirdir, ikiyüzlü ile yalancı hem dünyada hem de âhirette zelil ve hakirdir. Borçlu ile yetim (günaha sapmadıkları, kul hakkı yemedikleri takdirde) yalnız dünyada hakirdirler. »

[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008
[2] Sözlük manaları
[3] İnternet- İslam Ansiklopedisi- Zübeyr YETİK

Hiç yorum yok: