23 Aralık 2008 Salı

ZALİM OLMAK

ZALİM OLMAK[1]
*ŞÜPHESİZ ZALİMLER İÇİN ACI BİR AZAP VARDIR. (İBRAHİM, 22)
Zalim; Zulüm eden, müslümanlara ve İslâmiyet'e; eli ile, dili ile ve kalemi ile zarar veren, başkalarının hakkına tecâvüz eden kimsedir. Bir kimsenin hakkını zorla elinden alan, haksızlık yapan, merhametsiz ve gaddar kimseye de zalim denilir. Arapça bir kelimedir. Bir şeyi eksik ya da fazla yapmak yahut zamanının veya mekânının dışında yapmak da zulüm olarak ifade edilmektedir.[2]
Herhangi bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymaktır. Dinî anlamdaki manası ise, hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, haddi aşmak söz ve fiilde aşırı gitmek demektir.
Peygamberler, insanları zulümattan nûra kavuşturmak için gönderilmişlerdir. Mesajları aydınlıktır; karışık yollar ise zulümattır, karanlıktır. Bu durum Kur'an-ı Kerîm’de şöyle açıklanır:
Âllah mü'minlerin velisidir, onları zulümattan nûra çıkarır, kâfirlerin velileri ise Tağuttur, onları nurdan zulümata çıkarır. (Bakara, 257)
Zulmü yeren, sakıncalarını dile getiren birçok âyet ve rivayet vardır: Yüce Allah şöyle buyurur:
رَبَّنَا إِنَّكَ مَن تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ أَخْزَيْتَهُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ {192}
Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur. (Al-i İmran, 192)
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahü Aleyhi ve Sellem bu hususta şöyle buyurmuşlardır:
Zulüm kıyamet gününde karanlıklardır. (Buhari, Kitabu’l-Mezalim, 2447)
İnsan, bütün bu zulümleri işlemeye müsait bir varlıktır. Yüce Allah, zalimleri dost edinmeyi de zalimlik olarak nitelemektedir. Hatta zulmeden, kişinin babası veya kardeşleri bile olsa onlara dost olmak, zalimliktir. Böylece dostluğun akrabalık bağlarına göre değil, adalet ve inanç esaslarına göre olması gerektiği anlatılmaktadır.[3]
TARİHTEN ZULÜM ÖRNEKLERİ
A-ERMENİLERİN ZULÜMLERİNDEN:
*NE ZULMEDİNİZ, NE ZULME UĞRAYINIZ. HZ. MUHAMMED (SAV)
Birinci Dünya Savaşına yakın zamanlara kadar Osmanlı Devleti içinde huzur içinde yaşayan, Türk halkı o cepheden bu cepheye koşup gazi veya şehit olurken, askere bile gitmeyen Ermeni azınlık sanatla ve ticaretle uğraşmış ekonomik yönden zengin bir duruma gelmiş yatırımını yapmış Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan günümüze kadar ülkemizin ekonomisini ellerinde tutmuşlardır. Birinci Dünya Savaşına kadar Ermeniler Millet-i Sadıka (devlete bağlı millet) olarak literatürde yerini almıştır.
Ancak Avrupalı devletlerin ve Rusyanın emellerini gerçekleştirmek için bu toplum üzerinde çalışmaları sonucunda onlara bağımsız bir Ermenistan vadederek isyan ettirmeyi I. Dünya Savaşında Rusyanın yanında yer almayı, kurtuluş savaşında Türk köylerinde katliamlar yaptırmayı başarmışlardır.
Ermenilerin Sözde Soykırım günü kabul ettikleri 24 Nisan 1915 tarihinde Osmanlı hükümetinin Ermeni Tehcir Kanunu (Ermenileri Sevk ve İskan kanunu) çıkarmasına sebep 15 Nisan 1915 te Van ve Sivasta büyük isyanlar çıkarmaları ve Türk halkını katletmeleridir.
Bu konuda Türk Devletinin daima başı dik ve alnı açıktır. Bütün arşivlerimizde araştırmaya açıktır.

KISSA VE HİKAYELER

ZALİME DUÂ
* ZÂLİMİN ÇOK YAŞAMASINA DUÂ ETMEK, ALLAHÜ TEÂLÂYA İSYÂN OLUNMASINI İSTEMEKTİR. (BERÎKA)
Bağdat'ta duâsı makbul olan bir derviş zuhûr ettiği haberi yayılmıştı. Bunu, o şehrin vâlîsi bulunan Haccâc-ı Zâlim'e de haber verdiler.
İnsanlara zulmüyle tanınmış, acımasız bir vâlî olan Haccâc, dervişin hâlini merak ederek, huzuruna çağırttı. Derviş, askerlerin ve cellatların arasında Haccâc'ın karşısına getirildi. Haccâc:
-Senin duânın kabul olunduğunu söylüyorlar. Hadi, bana da bir duâ et, dedi.
Derviş, ellerini kaldırdı ve yüksek sesle:
-Ya Rabbî, Haccâc'ın canını al!. diye niyazda bulundu.
Haccâc, şaşkın ve öfkeli bir sesle:
-Derviş! Bu nasıl duâ böyle?! Ben senden hayır duâ istemiştim. Sen bedduâ ettin, dedi.
Derviş oldukça sâkin bir şekilde:
-Bu, hem senin için, hem de bütün müslümanlar için hayırlı bir duâdır, dedi.
Bu hikâyede anlatılan, zâlimler için ölümün hayırlı olması, hayatlarının devam etmesi hâlinde zulüm ve günah yükünün artması sebebiyledir. Onun emri altındaki insanlar ise, zâlimin ölümüyle rahatlayacak ve zulümden kurtulacaklardır. Bu da idaresi altındaki kimseler için "hayır"dır.

[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008
[2] Sözlük manaları
[3] İnternet- İslam Ansiklopedisi- M. Sait ŞİMŞEK

Hiç yorum yok: