23 Aralık 2008 Salı

GEVŞEKLİK GÖSTERMEK

GEVŞEKLİK GÖSTERMEK[1]
*BOŞ OTURMAK PAS GİBİDİR, İNSANI ÇALIŞMAKTAN DAHA ÇABUK ESKİTİR. FRANKLİN
Gevşeklik; Gevşek olma durumu, ilgisizlik, uyuşukluk, üşengenlik, durgunluk, kesiklik, atalet, hareketsizlik, kayıtsızlık, gayretsizlik, rehavet, tembellik, işsizlik, boş durmak, çalışmamak, eylemsizlik anlamlarındadır.[2]
En behbaht, en muzdarip en sıkıntılı insan işsiz adamdır. Zira atalet, yokluğun kardeşidir. Çalışma ise vücudun hayatıdır.
Bir müminin imanının gücü, samimiyeti ve kararlılığı Allah yolundaki mücadelesinden ve hamiyeti islamiyesinin şiddetinden anlaşılır. Kişinin din ahlakı konusunda gevşek ya da şevkli olmasını, bu mücadelede gösterdiği tutum ve davranışları belirler.
Dinde gevşeklik göstermek, imani olgunluğa tam erişememiş kişilere özgü bir zayıflıktır. Gevşeklik bu kişide, zorluk anlarında geri plana çekilme, riske girmeme, nefsine bir zarar gelmesinden kaçınma, nefsinin rahat ve çıkarlarını dinin çıkarlarından önde tutma şeklinde ortaya çıkar.
Rahatlık anlarında ise iman etmeyenlerin ve fitnenin varlığından rahatsız olmama, onlara tuzak kurma, onları kızdırma yönünde hiçbir düşünce ya da girişimde bulunmama, sorumluluk almaktan, nefsini sıkıntıya sokmaktan kaçınma, gelişmeler karşısında pasif ve tepkisiz kalma, ağır davranma gibi biçimlerde kendini gösterir. Bu çarpık anlayışları, bu kimselerin mantık örgülerini ve olayları değerlendirmelerini de tersine döndürür. Öyle ki, Allah yolundaki bir zorluk ve tehlikeden kaçmayı kendileri için bir kazanç, hatta Allah'ın bir nimeti olarak görecek kadar şuurları kapanmıştır:
Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır. Şayet, size bir musibet isabet edecek olsa: "Doğrusu Allah, bana nimet verdi, çünkü onlarla birlikte olmadım" der. (Nisa, 72)
Bu tür kişilerin vicdanlarını rahatlatma yöntemleri de, zaten gerekeni yapanların var olduğunu öne sürmeleridir. Bu şekilde ahiretleri için elde edebilecekleri çok büyük ecir fırsatlarını, üstün makamları da kaçırmış olurlar.
Allah mümin topluluklarında bulunan bu zayıf ve gevşek kimselerin olumsuz yönde etkilememesi, onların şevklerini, hırs ve azimlerini kırmaması için samimi müminleri uyarır ve benzer bir yapıdan meneder:
فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَلَا يَسْتَخِفَّنَّكَ الَّذِينَ لَا يُوقِنُونَ {60}
Öyleyse sen sabret; şüphesiz Allah'ın vaadi haktır; kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe veya gevşekliğe sürüklemesinler. (Rum, 60)
Daimi bir gevşeklik, gerçekten iman etmiş bir kimse için elbette söz konusu değildir. Ancak mümin geçici gevşekliklerden, kayıtsızlıklardan, sorumsuzluklardan, zaman zaman nefsine uyma gibi zaaflardan şiddetle kaçınmalıdır. Müminleri çeşitli konularda gevşeklikten meneden ayetlerden bazıları şunlardır:
Düşmanınız olan topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin. Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Oysa siz, onların umut etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa , 104)
وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ {139}
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer gerçekten iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Al-i İmran, 139)

KISSA VE HİKAYELER

ŞAHSİ İŞLER
*HİÇBİR GÜNAHKÂR BAŞKASININ GÜNAHINI YÜKLENMEZ. (EN’ÂM, 164)
Saatlerce yol katetmişti kafile, binenlerde ve binek hayvanlarının da her ikisinde de yorgunluk işaretleri belirmeye başlamıştı. Su bulunan bir mekana ulaştıkları vakit, kafile konakladı. Kervanda bulunan Resul-i Ekrem Sallallâhü Aleyhi ve Sellem efendimiz devesini çöktürdükten sonra indi. Hepsinin düşüncesi bir an evvel suya ulaşıp namaz mukaddematını hazırlamaktı.
Resul-i Ekrem Sallallâhü Aleyhi ve Sellem indikten sonra yürüyerek su bulunan tarafa doğru gitti, fakat biraz sonra tek söz bile konuşmadan binek hayvanına doğru geri döndü.
Ashab ve dostları, şaşkınlıkla, kendi kendilerine; acaba burayı konaklamak için beğenmedi mi? Yoksa hareket emri mi verecek diye düşündüler. Meraklı bakışlarıyla emir vermesini bekliyorlardı. Fakat bir an için topluluğun şaşkınlığı daha da arttı. Zira gördüler ki Hazreti Peygamber Sallallâhü Aleyhi ve Selem efendimiz, devesinin yanına varınca, devenin dizbağını kaldırarak hayvanın dizlerini bağladı ve sonra, ilk maksadına doğru yürüdü. Feryatlar yükseldi etraftan, neden bu işi yapmamız için bize emir vermedin de zahmet edip geriye döndün, dediler. Bu işi yapmak bizim için büyük bir şerefti.
Onlara cevaben şöyle buyurdu:
-Şahsi işlerinizde asla başkalarından yardım istemeyiniz. Ve sonra şöyle devam etti sözüne; bir parça misvak için bile başkalarına dayanmayınız.
[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008
[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: