23 Aralık 2008 Salı

YALANCI ŞAHİTLİK

YALANCI ŞAHİTLİK[1]
*ŞAHİDLİĞİ GİZLEMEYİN... (BAKARA, 283)
Yalancılık, insanlar nazarında çok çirkindir. Çünkü bu, karşısındakini aldatmaktır. Müslüman, aleyhine de olsa, doğrudan ayrılmaz, yalan söylemez. Yalan söylemekte dünya ve ahiret için felaket vardır.
Yüce Melâmız bizlere bu konuda şöyle buyurmaktadır:
وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا {72}
Onlar yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler. (Furkan, 72)
Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kimsenin, hatır ya da çıkar için hâkimin huzurunda yalancı şâhitlik yaparak haklıyı haksız, haksızı haklı çıkarmaya çalışması, büyük bir vebaldir. Çünkü yalancı şâhitlik, Allah’a şirk koşmadan sonra gelen, büyük günahlardan birisidir.
Bu konudaki bir Hadis-i Şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır. İbni Hüzeyme ve İbni Hibban’ın rivayetinde:
Yalan yere şahitlik Allah’a şirk koşmakla bir tutulmuştur. (Ebu Davud, Kitabu’l-Akziya, 3599)
Yalancı şahitlik, Allah'a şirk koşmadan sonra gelen, büyük günahlardan birisidir. Yalancı şahitlik yapanın, her şeyden önce kendine kötülük ettiğini bilmesi gerekir.
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Sallallahü Aleyhi ve Sellem bu hususta şöyle buyurmuşlardır:
Tanıklık etmek için çağrılıp bildikle­rini söylemeyen; yalan söyleyenin günahına uğrar. «Yalan söyleyenle denktir.»
Yalan yere şahitlik yapan bir çok büyük günahı bir arada işlemiş olur.
Birincisi: Yalan ve iftiradır.
Muhakkak ki Allah müsrif yalancıları sevmez. (Mü’min, 28)
Hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmuştur:
Mü’minin tabiatı her şeye uyabilir. Ancak hiyanet ve yalan hariç. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/252)
İkincisi:Aleyhine şahitlik ettiği kişinin malı, ırzı ve ruhu onun şahitliğiyle alınmış olur.
Uçüncüsü: Lehinde şahitlik yaptığı kimseye de zulmetmiş olur. Zira onun şahitliği sayesinde kendisi haram malın sahibi olur ve bu sayede de cehennem ateşini kazanır.
Peygamber Sallallâhü Aleyhi ve Sellem:
Ben kime haksız olarak kardeşinin malını hükmedersem verirsem onu almasın. Zira ben ona ateşten bir parça kesmiş olurum. (Buhari, Kitabu’ş-Şehadet, 2680)
Dördüncüsü: Allah’ın koruduğu ve haram kıldığı malı, kanı ve ırzı, mübah kılmış olur.
Rasulullah Sallallâhü Aleyhi ve Sellem bu hususla ilgili olarak şöyle buyurmuştur
Her bir Müslümanın malı, kanı ve namusu diğer bir Müslüman’a haramdır. (Buhari, Kitabu’l-Edeb. 665)
Ebû Bekre (ra) anlatıyor: Resûlullah Sallallâhü Aleyhi ve Selem:
-Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi? diye sordu. Biz: “Evet ya Resûlallah, bildir” dedik. Şöyle buyurdu:
-“Allah’a şirk koşmak, ana-babaya karşı gelmek. Resûlullah (sav) yaslanırken doğrulup oturdu ve: “Dikkat edin, bir de yalan söz ve yalana şahitlik etmektir” buyurdu. Aynı sözü o kadar tekrarladı ki, biz (içimizden) “Keşke sussa” dedik. (Buhari, Müslim) [2]
YALAN ŞAHİTLİĞİN ZARARLARI
*YALANCININ VASIFLARI; EVVELA DALKAVUKLUK, YERSİZ VAAD, SONRA AHLAKSIZLIK VE EN SONRA GIYBETTİR. HAZRETİ ALİ
İslâm şeriatı, kötü sonuçlara, insanın dini ve dünyası açısından onulmaz zararlara sebep oldukları için, çeşitli korkutma ve ürkütme yöntemleriyle yalancı şahitliği yasaklamıştır. Bunun za­rarlarını şöylece sıralayabiliriz:
1.Yalancı şahitlikte bulunan kişi, kendi nefsine büyük bir kötülük etmektedir. Çünkü kendini Allah'ın gazabı­na ve yukarıdaki nasslarda işaret edilen azaba maruz bırakmaktadır.
2.Ayrıca yalancı şahitliği ile desteklediği kimseye de büyük bir kötülük yapmaktadır. Çünkü bu davranışıyla onu, insan­ların haklarını çiğnemeye, mallarını gasbetmeye ve itibarlarını zedele­meye teşvik etmektedir.
3.Öte yandan, yalancı şahitlikle, aleyhinde bulun­duğu kimseye de kötülük etmektedir; onu düşürmekte, hakkının yenil­mesine neden olmakta ve manen yıkılmasına sebep olmaktadır,
4.Bozgunculuğun ve anarşizmin yayılmasına, dinî ve ahlakî değer­lerin yıkılmasına neden olduğu için, içinde yaşadığı topluma da büyük bir kötülük etmektedir.
5.Bu davranışıyla, her müslümanın uymak ve hükümlerini uygula­mak zorunda oldukları İslam şeriatına da kötülük etmektedir. İslâm şe­riatının koyduğu sınırları çiğnemekte, kutsal prensiplerine muhalefet etmektedir.

[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008
[2] Büyük Günahlar, İmam Zehebi, Ravza yayınları, İstanbul, 2001/68

Hiç yorum yok: