23 Aralık 2008 Salı

TAMAHKÂR OLMAK


TAMAHKÂR OLMAK[1]
*SAKIN TAMAHKÂR OLMAYIN! TAMAH, FAKİRLİĞİN TA KENDİSİDİR. (TABERÂNÎ)
Tamah; Hırsla isteme, aç gözlülük, çok isteme, haris olma, doymazlık demektir. Bir şey göz dikip bakmadır. Dünyâ lezzetlerini harâm yollardan aramağa tamah denir. Dünyaya olan bağlılık ve mala kârşı duyulan hırstır. Paraya ve mala aşırı ölçüde düşkün olan kimse tamahkârdır.[2]
Tamah, cahiliye ahlakını yaşayan insanları bu uğurda herşeyi göze alabilecek bir tavır içerisine sokar. Konu eğer dünyadan istifade etmekse, kişi bu arzusunu tatmin etmek için tamahkâr bir yapı göstermekten hiçbir şekilde çekinmez. Hayatın kısalığının farkındadır ve bu süreyi ahiret için çalışarak geçirmektense, dünyaya yönelik olarak değerlendirmenin en akılcı yol olduğuna inanır. Bunun için de kârşısına çıkan fırsatları hep bu uğurda harcayarak dünyaya biraz daha tamah eder.
Bu yapı, cahiliye toplumunun geneline hakim olduğu halde, yalnızca belirli bir kesime mal edilerek örtbas edilmek istenir. Sadece bazı açgözlü insanların tamahkâr bir karakter sergileyebilecekleri imajı oldukça yaygındır. Oysa, tamahkârlık cahiliye ahlakının dünyaya ve insanlara bakış açısını en açık yansıtan özelliklerinden biridir.
İnsanı bir tabak yemeğe dahi tenezzül ettirten bu ahlak, uyanıklık kafasıyla uygulanır ama tam aksine kişiyi akıl almaz derecede küçük düşürür.
Dünya hayatına yönelik bu tür bir bakış açısına sahip insanların en belirgin özelliklerinden biri tamahkârlıktır. Tamahkârlık gösterip basit menfaatlerin peşinden koşmak, kişiyi daima küçük düşürür.
Allah-ü Teâla Celle Celelüh bizlerin dünyaya aldanmamamızı istemekte ve önümüzdeki o muhteşem kıyamet gününe hazırlanmamızı istemektedir. Bu hususta şöyle buyurmuşlardır:
إِنَّ هَؤُلَاء يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا {27}
Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan dünyayı seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar. (İnsan, 27) buyurarak ebedi hayatı istememizi istemektedir.Allah Celle Celelüh Kuranda bizlere:
Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz. Oysa Allah size ahireti istemektedir... (Enfal, 67) buyurmaktadır.
Tamahkârlık insanı alçaltan bir tutumdur ve manen büyük zarara yol açar. Tamahkâr bir kişi, hırsı yüzünden sahip olduğu üstün değerleri bırakârak değersiz şeylerin peşine düşer. Allahın rızasını, rahmetini ve sonsuz nimetlerle donatılmış cennetini istemek ve bunun için çaba göstermek yerine, dünyanın düşük ve geçici yararını ister. Hırsla dolu olduğundan ilerisini görmeyip sadece içinde bulunduğu anı, hemen elde edebileceğini düşündüğü menfaatleri gözetir.


KISSA VE HİKAYELER

ZENGİNLİK İÇİNDE YAŞIYORUM
* EY HÜKÜMDAR, ŞU DÖRT HACETİMİ YERİNE GETİR;
BEN DE EL VE YÜZ ÖPEREK, SANA KULLUK EDEYİM.
1-BEN ÖLÜMSÜZ BİR HAYAT İSTERİM,
2-İHTİYARLIĞI OLMAYAN BİR GENÇLİK DİLERİM,
3-SEN BENİ DAİMA SIHHAT İÇİNDE VE SAĞ TUT;
4-ZENGİNLEŞTİR VE HİÇ BİR VAKİT FAKİR VE MALSIZ BIRAKMA..
KUTADGU BİLİG
Aşağıya alacağımız anekdot, kanaat sahibi olmanın göz kamaştırıcı, etkileyici bir tablosunu yansıtmaktadır;
Halil b. Ahmed el-Ferahidî, Basra'nın sazlıkları arasında, zorluklar ve çilelerle dolu bir hayat yaşıyordu. Arkadaşları ise, ondan edindikleri ilimle memleketin dört bir yanına dağılıp çeşidi faydalar temin etmeye çalışıyorlardı.
Anlatıldığına göre, Abbasî hanedanından Süleyman b. Ali, çocuğu­nu eğitmesi için ona bir teklifte bulunur. Ahfazdan bir elçi gönderir. Halil, Süleyman'ın elçisine kuru bir ekmek çıkârır ve der ki: "Yanımda bundan başka bir şey yok. Bunu bulabildiğim sürece Süleyman'a ihtiya­cım yoktur." Elçi: "Peki, O'na ne cevap ileteyim?" der.
Halil şunu söyler:
"Süleyman'a bildir ki, ona kârşı bolluk içindeyim, Zenginlik içinde yaşıyorum, ancak mal sahibi değilim, Yoksulluk nefistedir, malda değil bunu bil. Yine bunun gibi zenginlik de nefistedir, malda değil, güçsüzlük onu azaltmaz Kurnazca çabalar da senin için onu artırmaz."



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008
[2] Sözlük Manaları

Hiç yorum yok: