20 Eylül 2008 Cumartesi

GAZAPLANMAK

GAZAPLANMAK[1]
*KAHRAMAN, HİDDET ÂNINDA NEFSİNE HÂKİM OLAN KİMSEDİR. (HADİS-İ ŞERİF MEALİ)
Gazap, Hiddet, öfke, dargınlık, kızgınlık, intikam alma ve cezalandırma isteği anlamlarına gelir. Nefsin hoşa gitmeyen bir şey karşısında intikam arzusuyla heyecanlanması; infiâle kapılmak, öfke, hışım, hiddet, düşmanlık ve saldırıya meyleden haline gazap denilir.[2]
Ahlâkî yönden, gazap hakkında şu hükümler dikkate alınmalıdır: Hazreti Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Gazap şeytandandır. (Ahmed bin Hanbel, 4/226)
Kur’ân-ı Kerim, takvâ sahibi olan mü’minlerin öfkelerini yuttuklarını ve affedici olduklarını vurgular (3/Âl-i İmrân, 134). Öfkesini yutkunmayan insanların nasıl kötülükler işledikleri, bir hiç yüzünden nasıl birçok cinayet işlendiği ve kötülükten sonra öfkesi geçenlerin nasıl pişman oldukları her zaman görülmektedir. “Öfkeyle kalkan zararla oturur” denilir. Haklı bir dâvâda bile olsa gazabı yenip karşı tarafı affetmek, büyük bir meziyettir. Mü’minlerin örnek alması gereken Rasûlullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem’ın ahlâkı böyle idi. İslâm’da nefis için kızmak yoktur. Mücâdele ve mücâhede yalnız Allah içindir. Hazreti Ömer’in halifeliği döneminde bir sarhoşa rastlayıp had uygulatması üzerine sarhoş ona sövmüş, Hazreti Ömer onu bırakarak şöyle demiştir: “Beni gazaplandırdı. Ceza verirsem nefsime yardım etmiş olurum. Ben bir kimseyi nefsim için azarlayıp dövmeyi sevmem.”
Hazreti Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Gazap, bütün kötülükleri kendinde toplar. (Ahmed bin Hanbel, 5/373)
Aşırı gazap, aklın öyle bir âfetidir ki, en latif varlığı bile mecnun haline getirip hunhar bir canavara dönüştürebilir. Hiddet; akıl ve idrâkin yerine heyecan, dürüstlüğün bitişi, gözlerin görmemesi, kulakların duymaması demektir ve böyle birini ne din, ne kanun ne de nasihatçilerin öğütleri engelleyemez. Hiddetle başlayan, cinnet geçirerek kötülük yapar, sonra da pişman olur.
Rivâyete göre, Hazreti İsa’ya “Âlemde en zorlu ve şiddetli olan şey nedir?” diye sorulduğunda o şöyle buyurmuştur:
-Her şeyden şiddetli olan Allah’ın gazabıdır. Ondan cehennemler bile bizim gibi titrer.
-Bundan kurtuluş yolu nedir? diyene de:
-Kendi gazabını terk, demiştir. Gazap, kişiye edebi kaybettirir; edep kaybolunca da insanın yapamayacağı rezillik yoktur. Çoğunlukla hiddetlenmenin zararı sahibine aittir. En kötü gazap hali tez gelip geç gidendir. Gazaplanmak kişiyi intikamcı yapar ve helâkine sebep olur. Rahmet peygamberi ve en güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilmiş olan Önderimiz Sallallahü Aleyhi ve Selem efendimiz:
Mü’minlerin imanca en olgun olanları ahlâkça en iyi olanlarıdır buyurmuştur.
Kur’ân-ı Kerim’de “gazap” kelimesi, 14 yerde geçer. Ayrıca on âyette de gazap kelimesinin türevleri yer alır. Bu âyetlerin çoğunda gazap, Allah'a nisbet edilmiştir.
Kullarından dilediğine Allah’ın, lütuf ve ihsânından (Kur’an ve Peygamberliği) göndermesini kıskandıkları için Allah’ın indirdiklerini inkâr edip kendi canlarına karşı satın aldıkları şey (azap) ve o sebeple de önceden gelmiş bir gazap üstüne gazaba uğramaları, ne kadar kötü! Ayrıca kâfirler için ihânet verici bir azap vardır. (Bakara, 90)
Kur’an’da her şeye rağmen, gazaplanarak yapılan bir günah sonunda mü’minin hatasından dönmesi, tevbe etmesi emredilmekte; Allah’ın tevbe edenleri affedeceği bildirilmektedir.
O takvâ sahipleri ki, bollukta da, darlıkta da Allah için infak ederler/harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever. (Âl-i İmrân, 134)

KISSA VE HİKAYELER

ŞEYHİN İKİ KÖLESİ
*HİDDETLENEN HERKES, KENDİNİ CEHENNEME DOĞRU SÜRÜKLEMİŞ OLUR.
(HADİS-İ ŞERİF MEALİ)
Padişahın birinin çok sevdiği bir âlim vardı. Padişah bu âlime çok saygı duyar, arada onun nasihatlerini dinlemek için yanına giderdi. Ondan dünyaya ve ahirete ait bilgiler alırdı.
Birgün bu alimin yanına giden padişah, onun nasihatının etkisinde kaldı ve şeyhin dünyalık ihtiyacını gidermek isteyerek:
-Ey şeyhim! Dile benden ne dilersen, dedi.
Şeyh, padişahın bu isteğine cevap vermeyince, padişah ısrar etti. Padişahın bu ısrarına kızan şeyh:
-Ey dünya padişahı! Bana böyle bir teklifte bulunmaya utanmıyor musun? Bundan vazgeç. Benim hakir ve zelil olan iki kölem vardır ki, onlar sana hâkim ve âmirdir. Sen onlardan emir almaktasın, deyince, padişah şaşırdı ve:
-O iki zelil köle de kimlerdir ki, onların bana hâkim ve amir olmaları benim için zillettir, diye şeyhe sordu. Şeyh:
-Biri gazap (öfke), diğeri ise şehvet (kötülüğe ilgi) dir, cevabını verdi.
[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008
[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: