23 Aralık 2008 Salı

MÜHİMSEMEMEK

MÜHİMSEMEMEK[1]
* YERİNDE SAYANLAR, YÜRÜMEYENLERDEN DAHA FAZLA GÜRÜLTÜ EDERLER. OSCAR WİLDE
Mühimsememek; Tehâvün, gevşeklik, ehemmiyet vermeme, ağır davranma, aldırış etmeme, hafife alma, vurdumduymaz olma, horlama, hakir görme anlamlarındadır.[2]
Mühimsememek, aldırmamak, yapılması gereken girişimde bulunmamak, gevşek davranmaktır. Müslüman çevresine karşı vurdumduymaz davranamaz. Müslüman hassas bir kişiliğe sahip olarak her şeyle ilgilenmek mecburiyetindedir. Bilhassa islâmın hükümlerinin yaşanması konusunda dikkatli olmak zorundadır.
Âdâb-ı Nebeviyyede mühimsemeyeni ve Peygamber efendimizin sünnetini terk edeni ârif, velî zan etme. (Cüneyd-i Bağdâdî)
İslâm’daki en büyük amelî ibadet, en büyük eylem beş vakit namazdır. Bunun böyle olduğu Kur’an’la, Sünnetle, icma ile sabittir. Binaenaleyh Müslümanlar, namazın edası ve ikamesi (dosdoğru kılınması) işini vazifelerinin birinci maddesi olarak ele almalıdır. Kur'an-ı Kerîm’de Yüce Melâmız bizlere bu konuda şöyle buyurmaktadır:
Kim de ahireti ister ve bir mü'min olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır. (İsra,19)
Hiçbir tarikat, cemaat, hizib, fırka, meşreb faaliyeti, beş vakit namazdan daha önemli olamaz. Zaten başta Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed SallAllahü Aleyhi ve Sellem olmak üzere bütün Ashab-ı Kiram, Tabiîn, Selef-î Salihîn, müctehid imamlar, büyük evliyaullah, kâmil mürşidler, hakikî şeyhler namazı, uygulamayla ilgili emirlerin birincisi olarak kabul etmişler, hem kendileri kılmışlar, hem de Ümmet-i Muhammed’e “Mutlaka kılın!” demişlerdir.
Müslümanlar şu hususu çok iyi anlamalı ve bilmelidir: Namazı terk ederek, namazı ihmal ederek, namaz hususunda tehâvün göstererek (namazı hafife alarak) kesinlikle kurtulamazlar.
İyi bilinmelidir ki, Müslümanlar namazı büyük ölçüde kılsalar, fakat cemaati terk etseler yine kurtulamazlar.
Muhbir-i Sâdık olan Resulullah Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Selem:
Cemaat rahmet, tefrika azaptır, buyurmuşlardır.
Zayıf Müslümanlar beş vakti de cemaatle kılamayabilir. Lakin cemaati büsbütün terk etmek olmaz. Bu bir fetva ve ruhsat değildir: Günde en az, bir vakti cemaatle kılmalıyız.
Olgun, disiplinli, ideal bir İslam toplumunda vakit namazının ezanı okununca sokaklarda kediler, köpekler, eşeklerden başka kimse kalmaz. Herkes camiye gider, ibadet eder.
Osmanlı devleti beş vakit namaz konusunda da çok titiz davranmıştır. Yaptığı yenilikler dolayısıyla bir kısım halkın `Gavur Padişah` dediği Sultan İkinci Mahmud Han hazretleri vilayetlere iradeler göndererek, Müslüman tebaanın beş vakit namazı camilerde cemaatle eda etmelerini emir buyurmuştur. Gavur Padişah böyle olursa, veli ve dindar padişahı siz düşününüz.
Eskiden bu ülkenin Müslüman halkının yüzde 90`ı günlük namazları kılıyordu. Şimdi bu nisbet yüzde 10`lara düşmüştür.

KISSA VE HİKAYELER

EN TEMBEL KİŞİ
*TEMBELLİK, O KADAR YAVAŞ HAREKET EDER Kİ, YOKSULLUK ONA ERİŞİR.
(BENJAMİN FRANKLİN)
Evvel zaman içinde bir padişah ülkedeki en tembel kişiyi bulmaya karar verir. Bunun için ülkeye haber salınır ve ülkenin bütün tembel insanları sarayın yanında geniş bir odada toplanırlar. Padişah emir verir:
-Odayı tutuşturun, yakın.
Onca tembel can havliyle kaçışmaya başlar. Herkes odadan çıkmak için birbirini ezerken bir tanesi öylece oturmaktadır. Elinde tuttuğu tütünü yakmak için düşecek ateşi beklemektedir.
Tembellik ve üşengeçlik o kadar ruhuna işlemiştir ki kendini kurtarmayı düşünmediği gibi, sigarasını tutuşturmak için bile ateşin yanına gelmesini beklemektedir. İşte gerçek tembel ve hayata değer vermeyip rahatından başka hiç bir şeyi mühimsemeyen bir insan.


[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2008
[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: