17 Ağustos 2008 Pazar

KOLAYLIK GÖSTERMEK

KOLAYLIK GÖSTERMEK[1]

* LÜZÛMSUZ ŞEYLERİN PEŞİNDEN KOŞAN, LÜZÛMLU ŞEYLERİ KAÇIRIR. HZ. ALİ (R.A.)

Kolaylık göstermek; Yüsr, kolaylık, zenginlik, gına, uygunluk, genişlik, rahatlık, refah anlamlarındadır.[2] Bir şeyin yapılması veya yapılmaması üzerine kolaylık göstermek demektir. İnsanların kalblerini sevindirmek esasdır. Hadis-i şeriflerde Müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz. Kollaylık gösteriniz, zorlaştırmayınız. Buyuruluyor. Ayrıca “din kolaylıktır.” Buyuruluyor. [3]

Allah Teâlâ, denemek için yarattığı insanoğlunun dünya imtihanında başarılı olması için ona pek çok kolaylıklar tanımış, sırtına taşıyamayacağı, altından kalkamayacağı ağır yükler yüklememiştir (Bakara, 286).

Dinde kolaylık demek, dinin emir ve yasaklarında hiç bir zorluk olmayacağı anlamına gelmez. Bir dereceye kadar zorluk ve zorlanma, imtihanın yapısında vardır. Din imtihan için vaz edildiğine göre, onda da bazı zorlukların bulunması tabiîdir. Fakat bu zorluklar hiç bir zaman insanın başaramayacağı derecede değildir. Ondan istenen, dindeki makul bu zorluklara katlanmak, ibadet kasdıyla da olsa ilave zorluklar çıkarmamak ve dinin kolaylaştırdığını zorlaştırmamaktır. Hiç bir kimsenin buna yetkisi yoktur.

Dini insanlara öğretirken kolaylaştırmak, sevdirmek, Hz. Peygamber'in emri; zorlaştırmak ve nefret ettirmek ise yasağıdır. Bir hadis-i şerifin yüksek anlamı şöyledir: Din kolaylıktır. Dinde üstünlük yarışına çıkan herhangi bir kimseye, din muhakkak üstün gelir.

Allah Teâlâ bazı zorluklar anında ibadetlerin yapılmasını daha da kolaylaştırmıştır. Meselâ, yolcu veya hasta olanların oruçlarını daha sonra kaza etmeleri, su bulamayanların teyemmüm etmeleri, ayakta namaz kılamayanların oturarak, oturarak kılamayanların yatarak, bunu da yapamayanların işaretle namaz kılabilmeleri İslam dininde olan kolaylıklardan bazılarıdır.

Hz. Peygamber Sallallâhü Aleyhi ve Sellem de; Dininizin en hayırlı ameli, kolay olanıdır, demiş ve Hz. Âişe'nin belirttiğine göre, günah olmamak şartıyla iki şeyden birini tercihte muhayyer bırakıldığında, daima, kolay olanı tercih etmiştir. Bundan dolayıdır ki, Ey Rabbîm! İşimi kolaylaştır, zorlaştırma ve hayırla sonuçlandır (Rabbi yessir veleetüassir Rabbi temim bil hayr.) duası da, dindeki kolaylığı çok güzel bir şekilde dile getirmektedir.[4]

KISSA VE HİKAYELER

İYİ ADAM KÖTÜLER LİSTESİNDEN NASIL KURTULDU?

* BÜTÜN İNSANLAR ALLAH'A İSYAN ETSE, YALNIZ SEN O'NA İTAAT ETSEN;

HİÇBİRİ SANA ZARAR VEREMEZ. HASAN BASRİ

Geceleri sabahlara kadar namaz kılıp gündüzleri de akşama kadar oruç tutan bir zat varmış. Herkes onun bu hâlini ibretle seyreder, hayretle yâd edermiş.

Hattâ gökte melekler bile bu iyi insanın durumuna gıpta ile bakmaya başlamışlar. Bir gün Cebrail Aleyhisselâm demiş ki:

-Yâ Rab, ben bu iyi kulunu ziyaret edip sohbetinde bulunmak istiyorum, bana izin ver.

Rabbimizden cevap gelmiş:

-Sen o kulumu ziyaret et, ama iyi kulların listesine bir bak da ondan sonra ziyaretine git.

Cebrail Aleyhisselâm, iyi kullar listesine bir bakmış, bir türlü o zâtın adını bulamamış. Bir de kötü kullar lis­tesine bakmış ki, adı listenin baş tarafında yazılı. Buna çok üzülen Cebrail Aleyhisselâm, ziyarete varınca duru­mu aynen anlatmış:

-Sen, demiş, bunca ibâdet ve kulluğuna rağmen kö­tü insanlar listesinde yazılısın. Yazık olmuş bunca gayre­tine. Adam boynunu bükmüş, omuzlarım silkmiş:

-Ben demiş, ona karışmam. Orasını Rabbim bilir. İsterse beni iyi kullar listesine yazar, isterse kötü kullar defterine. Ben O'nun hükmüne teslim olmuşum.

İslâm'ın bir mânâsı da teslim olmak değil midir?

Bu sözlerden sonra, yine abdestini almış, namazına başlamış, eskisi gibi ibadetine devam etmiş.

Durumu hayretle seyreden Cebrail Aleyhisselâm dö­nüp Rabbimize sormuş:

-Yâ Rab, bu ne hâldir? Kötü kullar listesinde yaz­mana rağmen, o yine ibâdetine devam ediyor,

Rabbimizden bir hitap gelmiş:

-Yâ Cebrail, bir de şimdi bak sen o listeye. Cebrail Aleyhisselâm bir de bakmış ki, ne görsün. Bu defa da iyi kullar listesinin baş kısmında yazılı. Demiş ki:

-Yâ Rabbi, elbette böyle çok ibâdet eden bir kulu­nun lâyık olduğu yer burasıdır. Bu zatın ibâdeti bunu gerektirirdi.

Rabbimizden şöyle hitap gelmiş:

-Onu kötü kullar listesinin başından alıp iyi kullar listesinin başına yazdırışımın sebebi, ibâdeti değil, çok teslimiyetidir. Sen ona kötü kullar listesindesin dediğin halde o teslimiyetini hiç bozmadı, "Onu Rabbim bilir," deyip yine ibâdetine devam etti. Onun bu derece benim takdirime teslim oluşu, benim rızamı kazanmasına kâfi geldi. Kötü kullar listesinden alıp iyi kullar listesinin baş kısmına yazdırdım.

Rabbimiz bundan sonra şöyle hitap etmiş:

-Yâ Cebrail, benim rızamı kazanmak isteyen kullar, benim takdirime teslim olsunlar. Onlar takdirime razı ol­dukları nisbette, ben de onlardan razı olur, haklarında hayırlar yazarım...[5]



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] Sözlük manaları

[3] BİLMEN Ömer Nasuhi, Büyük İslam İlmihali, Merve Yayın ve dağıtım İstanbul./509

[4] İnternet- İslam Ansiklopedisi- Akif KÖTEN

[5] Ahmet Şahin “Dini Hikayeler” s:133

Hiç yorum yok: