12 Ağustos 2008 Salı

KADİR GECESİNİ İHYA ETMEK

KADİR GECESİNİ İHYA ETMEK[1]

Kadir gecesi, Kur’an-ı Kerim’in inmeye başladığı gecedir. Kur’an-ı Kerim de bu gecenin faziletini belirten müstakil bir sure vardir. Bu surede yüce Rabbimiz söyle buyurmaktadır:

Doğrusu biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tanyerinin ağarmasiına kadar bir esenliktir. (Kadir, 1-5)

O gece öyle bir gecedir ki Kur’an ayetleri Hz. Muhammed (s.a.v)’in kalbine inmeye başladığı gecedir.

Bu surenin inişi hakkında değişik rivayetler vardır. Bunlardan biri şöyledir:

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: Resulullah Sallallâhü Aleyhi ve Sellem efendimiz:

-Beni İsrail Peygamberlerinden 80 yıl Allahü teâlâya ibadet eden oldu. buyurunca, Ashab-ı kiram hayret ettiler. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam gelip:

-Ya Resulallah, senin ümmetin bu Peygamberlerin, 80 yıllık ibadetine şaşarlar. Allahü teâlâ sana ondan iyisini gönderdi, diyerek, Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır, mealindeki âyeti okudu. (Tefsir-i Muğni)

Kur'an-ı Kerîm’de şu ayette kadri gecesi ile ilgilidir.

Apaçık olan Kitab'a andolsun ki, Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır. (Duhan, 2-3) Duhân suresinde bu gecenin kudsiyetine yemin edilmektedir.

Kadir gecesi hakkındaki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar, Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri. (Deylemi)

İnanarak ve sevabını Allahü teâlâdan umarak, Kadir gecesini ihya edenin geçmiş günahları affolur. (Buhari, Müslim)

(Kadir gecesinde, bir kere Kadir suresini okumak, başka zamanda Kur’an-ı kerimi hatim etmekten daha sevaptır. Kadir gecesinde bir tesbih (Sübhanallah), bir tahmid (Elhamdülillah), bir tehlil (Allahü ekber) söylemek yedi yüz bin tesbih, tahmid ve tehlilden kıymetlidir. Bu gece koyun sağımı müddeti kadar [az bir zaman] namaz kılmak, ibadet etmek, bir ay bütün geceleri sabaha kadar ibadetle geçirmekten daha kıymetlidir.) [Tefsir-i Muğni]

(Kadir gecesi üç defa “La ilahe illallah” söyleyen müslümanın, birincisinde bütün günahları bağışlanır. İkincisinde Cehennemden kurtulur, üçüncüsünde Cennete girer.) [Tefsir-i Muğni]

Necat’taki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

Allah indinde en kıymetli gece, Kadir gecesidir. Bin aydan daha kıymetli olan Kadir gecesinin hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.

KISSA VE HİKAYELER

KOMÜNİST NAZIM

*KADİR GECESİ SABAHI GÜNEŞ ŞUASIZ OLARAK DOĞAR. YÜKSELİNCEYE KADAR SANKİ BÜYÜK BİR TABAK GİBİDİR. (HADİS-İ ŞERİF) (MÜSLİM)

Hayatı boyunca komünist ideoloji peşinde koşturarak Sovyetlerin emrinde bir ajan olarak çalışan tanınmış ko­münist Türk şairi Nazım Hikmet Ran(1902/1963), ömrü­nün son yıllarına doğru arkadaşı Mustafa Mehmed'e, pişmanlıklarını ve arayışlarını ifade eder. Mustafa Mehmed, Nazımla Romanya'daki beraberlikleri sırasında ibret verici bir hâtırasını şöyle anlatır:

1960'lardan önceydi. Nazım Hikmet, Romanya Devleti'nin davetlisi olarak Bükreş'e gelmişti, îsteği üzerine Bilim­ler Akademisinden beni buldular. Nazım Hikmet’in kaldığı otele gittim. Açık olan radyosundan Türkiye'yi dinliyordu. Sohbet sırasında saatine bakarak bana 'Bu gece Kadir Gecesi' de­di ve benden kendisini Türklerin bir araya geldikleri camiye götürmemi istedi. Ben o gecenin Kadir Gecesi olduğunun bile farkında değildim. Bir an tereddüt ettim ama Nazım'ın ricası Romanya'da bir emirdi. Rus eşi Vera, ben ve Nazım taksiyle caminin bulunduğu semte yöneldik. Arabayı rica ve minnetle caminin bulunduğu parka sokabildik. Biz camiye girdiğimizde Türkler mevlid okuyorlardı. Nazım mevlidi dinlerken coştu ve cemaate hitaben bir konuşma yaptı. Konuşmasında:

-'Ben komünistim ama sizin burada bir araya gelmeniz beni çok duygulandırdı' dedi. O sıralarda kalp yetmezliğinden muzdarip olduğundan ben heyecanlanmasın­dan dolayı bayağı endişelendim. Gerçekten de endişelerim yerindeydi. Konuşmasından sonra kendisini kriz yokladı. Eşi Ve­ra ile ben Nazım'ı dışarıdaki banklardan birinin üzerine yatır­dık. Vera yanında bulundurduğu ilaçlardan verdi ve daha sonra koluna girerek güç bela taksiye bindirdik.

Ben Nazım'ın Romanya'da camiye gittiğini şimdiye kadar herkesten saklı tuttum, işte ilk kez anlatıyorum.[2]



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] İbrahim Refik “Geçmişten Geleceğe Işıklar” s:44

Hiç yorum yok: