7 Ağustos 2008 Perşembe

DİNLEMESİNİ BİLMEK

DİNLEMESİNİ BİLMEK[1]

* NEDEN İKİ KULAĞIMIZA KARŞILIK BİR DİLİMİZ VAR ? ÇOK DİNLEYELİM DE AZ KONUŞALIM DİYE. DİYOJEN

Dinlemek; İşitmek, duymak için kulak vermek, dikkate almak, itaat etmektir.[2]

Türlü nedenlerle iletişimde meydana gelen kopukluklar, insan ilişkilerini olumsuz yönde etkiler. İletişimde kopukluklara yol açan nedenlerin bazısı, farkında olarak, bazısı da farkında olmadan yapılan davranışların sonucudur.

Sık sık gözlemlemişizdir: Biz kendimiz için önemli bir konuyu anlatırken
karşımızdaki, yüzünde boş bir ifadeyle bize bakar; bizi işitir ama dinlemez. Bu boş ifadeyi görünce, içimizden, karşımızdakini sarsmak, onun ilgisini çekmek gelir. Ne var ki, aynı şeyi biz yapmıyoruz! diyebilir miyiz acaba?

İşlerimizin üst üste ters gittiği bir zamanda kafamız başka şeylerle meşgulken, kedisini kaybetmiş olan bir komşumuz bize kedisini bulmakta yardımcı olup olamayacağımızı sorsa ona söz versek bile ciddiye almadığımız ve gerçekten dinlemediğimiz için anında unuturuz.

Her şeyden önce, günün büyük bir zamanı dinlemekle geçer; sınıfta,
evde, toplantıda, işyerinde, yolda, televizyonda, radyoda o kadar konuşma
var ki, bütün bunlara dikkat verilecek olsa, sinir sistemi yorulur. Sinir sistemi kendini korumak için dikkati her zaman yoğun bir odak noktasında tutmaz, ancak --ilginç-- bulduğu, başka bir deyişle, o anda içinde bulunduğu fizyolojik ve psikolojik gereksinmeler çerçevesinde anlamlı olan noktalara dikkati toplar. Karnımız açsa, yiyecek konusu, sınavlarla ilgiliysek, sınav konusu dikkatimizi çeker. Belirli bir kimseye karşı özel bir ilgimiz varsa, onun adı geçtiği zaman –kulak kesiliriz!-- Bir başka neden de, dakikada 600 kelimelik bir konuşma hızını
rahatlıkla anlayabilecek bir sinir sistemine sahip olduğumuz halde, normal konuşma hızının dakikada ancak 100 ile 140 kelime arasında olmasıdır. Bu demektir ki, her dakika en azından 460 kelimelik bir zaman süresinde zihin boş kalıyor. Konuşma 15 dakika sürerse, kaç kelimelik zaman boş kalır, varın siz hesaplayın.

Bazı yer ve zamanlar vardır ki orada dinlemek farz olur. Mesela şu ayette Allahü Teala bizlere Kur'ân-ı Kerîm okunduğu zaman susup dinlememizi emretmektedir. Dinlemesini bilmek büyük bir meziyettir.

وَإِذَا قُرِئَ الْقُرْآنُ فَاسْتَمِعُواْ لَهُ وَأَنصِتُواْ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ {204}

Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin. (Araf, 204)

Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem Hazretleri veda haccına başlarken

Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz. Diyerek başlamıştır. Demek ki insanlar her sözü dinlememektedirler. Duymak başka dinlemek daha başkadır. Dinlemek için dikkat etmek gerekmektedir. Bundan dolayı peygamber efendimiz yüzbinlerce kişiye hitap ederken sözünü kavrayabilmeleri için bir ikazla başlamış ve önce sözünü dinlemelerini istiyerek konuşmasına başlamıştır.

Daha sonra mü’minlere hitap ederken de bir daha ikaz etmiş ve sadece dinlemekle yetinmemelerini ve bellemelerini de tavsiye etmiştir.

Mü’minler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman müslümanın kardeşidir. (Veda Hutbesinden)

O halde karşımızdakini iyi anlayabilmek için sözü iyi dinlemek ve bellemek gerekmektedir.

KISSA VE HİKAYELER

BAHÇE SAHİBİNİN ZEKASI

*KONUŞMAK YARADILIŞTAN, SUSMAK AKILDAN GELİR. (CHİ LEHMANN)

Adamın biri sahibinden izin almadan bir bahçeye girdi. Ağacın tepesine çıktı, ağacı silkiyor, meyvelerini döküyordu.

Tam o sırada sahibi çıkageldi.

-Hey, alçak adam, benim bunca zahmetlerle yetiştirdiğim meyvelerini nasıl çalarsın ha? Senin bu yaptığına hırsızlık denir. Kuldan utanmaz, Allah'tan korkmaz seni... diye bağırmaya başladı. Hırsız, gayet sakin:

-Asıl senin yaptığın ayıp yahu! Allah'ın bahçesinden Allah'ın kulu, Allah'ın cömertçe verdiği meyveleri yerse hiç suç olur mu? Böylece niye delisine bağırıp çağırıyor, Allah'ın ihsanını kullarından sakınıyorsun? Ayıp, ayıp... dedi.

Bahçe sahibi, hizmetçisine:

-Aybek, çabuk bir iple sopa getir, dedi.

Hizmetçi ipi getirince, hırsızı ağaçtan indirip, ağacın birine bir güzel bağladı. Arkasına, ayaklarına vurarak onu adamakıllı dövmeye başladı.Hırsız:

-Yahu Allah'tan kork! Bu suçsuz günahsız kulu nasıl döversin, bu yaptığın çok günahtır, dedi. Bahçe sahibi hem vuruyor hem de:

-Allah'ın bir kulu, Allah'ın başka bir kulunu yine Allah'ın sopasıyla güzelce dövüyor. Sopa da O'nun, sen de, ben de. Ben ancak O'nun sopasıyla, O'nun buyruğunu yerine getiriyorum. Bunun günah neresinde? Diye onun anlayacağı dille cevap verdi.



[1] Derleyen, YETER Hasan Vehbi, Emekli öğretmen, Honaz / 2007

[2] Sözlük manaları

Hiç yorum yok: